Kendine has üslubuyla yeni bir yazar ve öyküleri okuyucuyla buluşuyor…
“Üşümeyi sevenler var bu metinde, piyonlar, filler ve şahlar… Naomi Campbell hakkında konuşulmasına izin vermeyen bir karga da geziyor satırlar arasında, Jung’un tanımadığı bir sersem arketipi de. Masal okuyanların, sevgiden yalnızlaşanların da sesleri işitiliyor, bir bardak suya konuşanların da. Uçmak için ölü salyangoz kabukları toplamaktan da bahsediliyor, taşranın sessizliğinden de. Ama en çok sevmekten bahsediliyor. Geçmişin tortusuyla geleceğin yükü arasında sıkışan aşk dolu bir kadından. O kadının kalıplara alınamayan inceliklerinden. Ömrümü Yedi Kadınlar, yabancılaşmanın anlatısı. Çoğunluğun çizdiği çemberi zorluyor. Bazen öfkeyle. Ama hep büyük bir zarafetle. Yudum İşbecer, güçlü üslubunu kendi illüstrasyonlarıyla bir edebiyat şölenine dönüştürüyor eserin ardında bir soru bırakarak: Kişi aradıklarını kaçtıklarında bulabilir mi?”
Hakan Akdoğan
Kendine has üslubuyla yeni bir yazar ve öyküleri okuyucuyla buluşuyor…
“Üşümeyi sevenler var bu metinde, piyonlar, filler ve şahlar… Naomi Campbell hakkında konuşulmasına izin vermeyen bir karga da geziyor satırlar arasında, Jung’un tanımadığı bir sersem arketipi de. Masal okuyanların, sevgiden yalnızlaşanların da sesleri işitiliyor, bir bardak suya konuşanların da. Uçmak için ölü salyangoz kabukları toplamaktan da bahsediliyor, taşranın sessizliğinden de. Ama en çok sevmekten bahsediliyor. Geçmişin tortusuyla geleceğin yükü arasında sıkışan aşk dolu bir kadından. O kadının kalıplara alınamayan inceliklerinden. Ömrümü Yedi Kadınlar, yabancılaşmanın anlatısı. Çoğunluğun çizdiği çemberi zorluyor. Bazen öfkeyle. Ama hep büyük bir zarafetle. Yudum İşbecer, güçlü üslubunu kendi illüstrasyonlarıyla bir edebiyat şölenine dönüştürüyor eserin ardında bir soru bırakarak: Kişi aradıklarını kaçtıklarında bulabilir mi?”
Hakan Akdoğan