“Elimdeki bir torba dolusu, alı yeşili bir arada boy boy elmalara bakıp düşünüyordum. Neden hep benim başıma gelir bunlar?
Sonra bir dostumun sözleri aklıma geldi:
“Uzaktan öyle güzel, dingin ve yumuşak bir görünüşün var ki. Gelin gelin, bana korkusuzca yaklaşabilirsiniz. Ben sizi asla incitmem, değerinizi bilirim diyor gibisin. Yani şekerim” diye eklemişti. “Biz tiyatroda, bu durumu, sahne sempatisi diye de açıklarız. Perde açılır, seyirci onca insanın arasından sadece bir ya da ikisine kilitlenir. İlle başrolde değildir bu oyuncular. Ama öyle bir çekim güçleri vardır işte. İnsanı peşlerinden sürükler götürürler oyun süresince.”
“Elimdeki bir torba dolusu, alı yeşili bir arada boy boy elmalara bakıp düşünüyordum. Neden hep benim başıma gelir bunlar?
Sonra bir dostumun sözleri aklıma geldi:
“Uzaktan öyle güzel, dingin ve yumuşak bir görünüşün var ki. Gelin gelin, bana korkusuzca yaklaşabilirsiniz. Ben sizi asla incitmem, değerinizi bilirim diyor gibisin. Yani şekerim” diye eklemişti. “Biz tiyatroda, bu durumu, sahne sempatisi diye de açıklarız. Perde açılır, seyirci onca insanın arasından sadece bir ya da ikisine kilitlenir. İlle başrolde değildir bu oyuncular. Ama öyle bir çekim güçleri vardır işte. İnsanı peşlerinden sürükler götürürler oyun süresince.”