On Dokuz Atatürk Geleceği Biliyordu

Stok Kodu:
9786059311298
Boyut:
12x20
Sayfa Sayısı:
268
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%25 indirimli
330,00TL
247,50TL
Taksitli fiyat: 9 x 30,25TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786059311298
917991
On Dokuz
On Dokuz Atatürk Geleceği Biliyordu
247.50

Şiddetini arttıran yağmura aldırmadan Atatürk’ün gittiği yöne doğru ormana daldılar. “Sessiz ol.” dedi Ali, ikisi de adımlarını yavaşlattılar. Atatürk’le aralarında elli metre mesafe vardı. Uğuldayan rüzgârla savrulan yağmur ayak seslerini bastırdığı için bu mesafeden fark edilmeleri imkânsızdı. Ormanlık bölgenin iç kısımlarına doğru ilerleyen Atatürk, birden gözden kayboldu.

Şaşırmışlardı. “Koş!” diye bağırdı Ali, “Bir şey oldu galiba.” Silahlarını çekip hızla gözden kaybolduğu alana geldiler. Çaresizce bakınıyorlardı etrafa, en küçük bir iz bile yoktu Atatürk’ten.

“Ben size yerinizden ayrılmayın demedim mi?!”

Ses arkalarından gelmişti, suçüstü yakalanan insanların utangaçlığıyla yüzlerini döndüler; ne çabuk unutmuşlardı onun usta bir savaşçı olduğunu.

“Son kez emrediyorum geri dönün ve arabada bekleyin beni.” Dondurucu rüzgârın eşsiz senfonik müziğine ayak uyduran yağmur taneleri ardı ardına çarparken yüzlerine, başlarını öne eğip geldikleri yöne doğru yürüdüler. Gerçeklerle düşlerin iç içe geçtiği bir gece yaşanıyordu İstanbul’da. Atatürk ağaçların arasında kaybolurken şiddetini daha da arttıran yağmur yedi tepeli kentin üzerindeki yedi ayrı noktaya dağıtıyordu evrenin kadim bilgilerini.

Şiddetini arttıran yağmura aldırmadan Atatürk’ün gittiği yöne doğru ormana daldılar. “Sessiz ol.” dedi Ali, ikisi de adımlarını yavaşlattılar. Atatürk’le aralarında elli metre mesafe vardı. Uğuldayan rüzgârla savrulan yağmur ayak seslerini bastırdığı için bu mesafeden fark edilmeleri imkânsızdı. Ormanlık bölgenin iç kısımlarına doğru ilerleyen Atatürk, birden gözden kayboldu.

Şaşırmışlardı. “Koş!” diye bağırdı Ali, “Bir şey oldu galiba.” Silahlarını çekip hızla gözden kaybolduğu alana geldiler. Çaresizce bakınıyorlardı etrafa, en küçük bir iz bile yoktu Atatürk’ten.

“Ben size yerinizden ayrılmayın demedim mi?!”

Ses arkalarından gelmişti, suçüstü yakalanan insanların utangaçlığıyla yüzlerini döndüler; ne çabuk unutmuşlardı onun usta bir savaşçı olduğunu.

“Son kez emrediyorum geri dönün ve arabada bekleyin beni.” Dondurucu rüzgârın eşsiz senfonik müziğine ayak uyduran yağmur taneleri ardı ardına çarparken yüzlerine, başlarını öne eğip geldikleri yöne doğru yürüdüler. Gerçeklerle düşlerin iç içe geçtiği bir gece yaşanıyordu İstanbul’da. Atatürk ağaçların arasında kaybolurken şiddetini daha da arttıran yağmur yedi tepeli kentin üzerindeki yedi ayrı noktaya dağıtıyordu evrenin kadim bilgilerini.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat