Örgütlerdeki iletişim özellikle de informal iletişim yönetilmediğinde, çalışanlara ve dolayısıyla örgütsel işleyişe çok büyük zarar verebilir. Bu bakımdan informal iletişimin proaktif şekilde yönetilmesi önemli bir ihtiyaç hâline gelmiştir. Etkisi ve zararı birçok yönetici tarafından bilinen ve tecrübe edilen bu iletişim biçimleri, yönetilmesi gereken ancak yeterince teorik ve pratik çalışmaya konu olmayan örgütsel olgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Örgütlerde çok sık yaşanan, iletişim olanaklarının ve özellikle de sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla artmakta olan söylenti ve dedikodu olayları, bu iletişim biçimlerinin yönetilmesi için araştırmaların yapılmasını gerekli kıldı. Özellikle okullar gibi temel kaynağı insanlardan oluşan örgütlerde söylenti ve dedikodular, örgütsel iletişimin önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Durum böyle olunca, bu iletişim biçimlerinin örgütsel amaçlara ve çalışanlara zarar vermemesi için bazı tedbirlerin alınabileceği fikri bu araştırmayı ortaya çıkardı. İşte bu çalışma, tam olarak bu ihtiyacı karşılamak üzere kurgulandı. Uzun ve zorlu bir doktora sürecinin ürünü olan elinizdeki bu çalışma, kitap hâline dönüşene kadar birçok evreden geçti ve çok kıymetli bilim insanının görüş ve katkısını içermektedir. Yerli ve yabancı alanyazın taramasından sonra Türkiye geneli bir tarama araştırması yapıldı. Bu kitap, bahsedilen bu sürecin sonunda olgunlaştı ve sonunda söylenti ve dedikoduları yönetmede yöneticilerin kullanabilecekleri stratejilere yönelik bir çerçeve ortaya çıkardı. Bu çalışmada ortaya konulan bilgilerin tüm örgüt yöneticilerine ve çalışanlarına örgütlerdeki söylenti ve dedikoduları yönetme sürecinde katkı sunmasını temenni eder, tüm okurlarına faydalı olmasını dilerim…
Örgütlerdeki iletişim özellikle de informal iletişim yönetilmediğinde, çalışanlara ve dolayısıyla örgütsel işleyişe çok büyük zarar verebilir. Bu bakımdan informal iletişimin proaktif şekilde yönetilmesi önemli bir ihtiyaç hâline gelmiştir. Etkisi ve zararı birçok yönetici tarafından bilinen ve tecrübe edilen bu iletişim biçimleri, yönetilmesi gereken ancak yeterince teorik ve pratik çalışmaya konu olmayan örgütsel olgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Örgütlerde çok sık yaşanan, iletişim olanaklarının ve özellikle de sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla artmakta olan söylenti ve dedikodu olayları, bu iletişim biçimlerinin yönetilmesi için araştırmaların yapılmasını gerekli kıldı. Özellikle okullar gibi temel kaynağı insanlardan oluşan örgütlerde söylenti ve dedikodular, örgütsel iletişimin önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Durum böyle olunca, bu iletişim biçimlerinin örgütsel amaçlara ve çalışanlara zarar vermemesi için bazı tedbirlerin alınabileceği fikri bu araştırmayı ortaya çıkardı. İşte bu çalışma, tam olarak bu ihtiyacı karşılamak üzere kurgulandı. Uzun ve zorlu bir doktora sürecinin ürünü olan elinizdeki bu çalışma, kitap hâline dönüşene kadar birçok evreden geçti ve çok kıymetli bilim insanının görüş ve katkısını içermektedir. Yerli ve yabancı alanyazın taramasından sonra Türkiye geneli bir tarama araştırması yapıldı. Bu kitap, bahsedilen bu sürecin sonunda olgunlaştı ve sonunda söylenti ve dedikoduları yönetmede yöneticilerin kullanabilecekleri stratejilere yönelik bir çerçeve ortaya çıkardı. Bu çalışmada ortaya konulan bilgilerin tüm örgüt yöneticilerine ve çalışanlarına örgütlerdeki söylenti ve dedikoduları yönetme sürecinde katkı sunmasını temenni eder, tüm okurlarına faydalı olmasını dilerim…