Denizli Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan Bediüzzaman Hazretleri ve talebeleri, 12. celse olan 14 Haziran 1944 tarihli son duruşmada oy birliğiyle beraat eder.
Mahkemenin beraat kararına rağmen, Üstad hazretleri serbest bırakılmaz. Yüzden fazla talebesi memleketlerine gönderilirek ondan uzaklaştırılmış olur. Yanında kimseyi bırakmadan Şehir Otelinin bir odasına yerleştirirler. Tâ ki gelecek bir emirle yeni sürgün yeri belli oluncaya kadar…
Üstad Bediüzzaman, Denizli Şehir Otelinde iki ay kadar bekletilir. Sonrasında kendisinin Emirdağ’a gönderileceği bildirilir.
EMİRDAĞ; üstadın en sıkıntılı, işkenceli, meşakkatli sürgün yerlerindendi.
“Kimden kime şekvâ edeyim, ben dahi şaştım… Evet, şimdiki vaziyetim, hapisten (Denizli hapsi) çok ziyade sıkıntılıdır. Bir günü bir ay haps-i münferit (hücre hapsi) kadar beni sıkıyor.” (Emirdağ Lâhikası)
“Eğer mümkün olsa, buranın havasıyla hiç imtizaç edemediğim cihetini vesile edip, münasip bir yere naklime, çalışmak lâzım geliyor. Ben kendim yapamadığım için, benden, bana daha ziyade alâkadar Denizli dostları teşebbüs etseler iyi olur. Hiç olmazsa oranın hapsine, bir daha bahaneyle beni alsınlar.” (Emirdağ Lâhikası)
Denizli Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan Bediüzzaman Hazretleri ve talebeleri, 12. celse olan 14 Haziran 1944 tarihli son duruşmada oy birliğiyle beraat eder.
Mahkemenin beraat kararına rağmen, Üstad hazretleri serbest bırakılmaz. Yüzden fazla talebesi memleketlerine gönderilirek ondan uzaklaştırılmış olur. Yanında kimseyi bırakmadan Şehir Otelinin bir odasına yerleştirirler. Tâ ki gelecek bir emirle yeni sürgün yeri belli oluncaya kadar…
Üstad Bediüzzaman, Denizli Şehir Otelinde iki ay kadar bekletilir. Sonrasında kendisinin Emirdağ’a gönderileceği bildirilir.
EMİRDAĞ; üstadın en sıkıntılı, işkenceli, meşakkatli sürgün yerlerindendi.
“Kimden kime şekvâ edeyim, ben dahi şaştım… Evet, şimdiki vaziyetim, hapisten (Denizli hapsi) çok ziyade sıkıntılıdır. Bir günü bir ay haps-i münferit (hücre hapsi) kadar beni sıkıyor.” (Emirdağ Lâhikası)
“Eğer mümkün olsa, buranın havasıyla hiç imtizaç edemediğim cihetini vesile edip, münasip bir yere naklime, çalışmak lâzım geliyor. Ben kendim yapamadığım için, benden, bana daha ziyade alâkadar Denizli dostları teşebbüs etseler iyi olur. Hiç olmazsa oranın hapsine, bir daha bahaneyle beni alsınlar.” (Emirdağ Lâhikası)