Bu çalışma Cumhuriyetimizin 100. Yılına ithaf edilmiştir. Türkistan ve Türkiye bütünlüğünde değerlendirilen tarihimiz içerisinden; Türkistanlılık çatısında mazimizden devletimizin 100. yılında geleceğe bakmaktayız.
Türkistanlılık bir mefkûre, şahsiyet ve mesuliyet kavramıdır. Kavram tarihi mitolojik- popüler-politik bir çerçeveyi ifade etmez. Mefkûresi medeniyetçi milliyetçilik olarak kavramlaşan fikriyat, kendi yolunda medeniyet mesuliyeti taşıyan bir mefhumu karşılar. Bu yoldaki şahsiyet, şüphesiz esasını tarihten ve onun içindeki kendözümüzden alır. Mesuliyetinde bir nezaket, incelik ve hassasiyet şahsiyetini ve tarihini taşır.
Neden Türkistan’dan Doğu Akdeniz’e? Çünki Türklerin, bu çalışmada konu edinilen devresinin tarihi ve coğrafi istikameti bu yönde gerçekleşti. Türklerin Göktürk çağı sonrası İslam ile karşılaşmaları ve müteakip asırlarda İslam’ı benim-semeleri sürecinde Türkistan’dan Doğu Akdeniz’e doğru bir gelişme izlenir. Türkistan ve Türkiye birlikte tarihi zemini oluşturdu. Umumi tarih bakışı olmayışı bizi hep eksik ve bölünmüş bıraktı.
Neden Medeniyet merkezli bir bakışla? Keşfedilmemiş her hafıza yok hükümdedir. Milletler tarihle ilişkilerini bilinç düzeyinde kurduklarında hâlin mazi ve müstakbelle alakası canlanır. Türkler medeniyetçi bir millet olduklarını medeniyetin dış ve içyapıları bağlamında hatırladıklarında mazideki malumat müstakbel için değere dönüşebilecektir.
Neden Orta Çağ’da Türkler? Türk tarihi uzun bir süreçtir. Bunun gerçekleştiği önemli bir saha Türkistan’dan Doğu Akdeniz’e uzanan alandır. Burada medeniyet adına her türlü tezahürü var eden Türklerin hayatında kadim zamanlardan, mitolojik devirlerden itibaren bugün modern hayatın içindeki devreye kadar süreç içerisinde ikisinin ortasında yer alan ve bize göre din ve toprağa bağlı hayat unsurlarının esas yönlendirici etkisinde gelişen devreler Türklerin orta zamanlarını oluşturmaktadır.
Bu çalışma Cumhuriyetimizin 100. Yılına ithaf edilmiştir. Türkistan ve Türkiye bütünlüğünde değerlendirilen tarihimiz içerisinden; Türkistanlılık çatısında mazimizden devletimizin 100. yılında geleceğe bakmaktayız.
Türkistanlılık bir mefkûre, şahsiyet ve mesuliyet kavramıdır. Kavram tarihi mitolojik- popüler-politik bir çerçeveyi ifade etmez. Mefkûresi medeniyetçi milliyetçilik olarak kavramlaşan fikriyat, kendi yolunda medeniyet mesuliyeti taşıyan bir mefhumu karşılar. Bu yoldaki şahsiyet, şüphesiz esasını tarihten ve onun içindeki kendözümüzden alır. Mesuliyetinde bir nezaket, incelik ve hassasiyet şahsiyetini ve tarihini taşır.
Neden Türkistan’dan Doğu Akdeniz’e? Çünki Türklerin, bu çalışmada konu edinilen devresinin tarihi ve coğrafi istikameti bu yönde gerçekleşti. Türklerin Göktürk çağı sonrası İslam ile karşılaşmaları ve müteakip asırlarda İslam’ı benim-semeleri sürecinde Türkistan’dan Doğu Akdeniz’e doğru bir gelişme izlenir. Türkistan ve Türkiye birlikte tarihi zemini oluşturdu. Umumi tarih bakışı olmayışı bizi hep eksik ve bölünmüş bıraktı.
Neden Medeniyet merkezli bir bakışla? Keşfedilmemiş her hafıza yok hükümdedir. Milletler tarihle ilişkilerini bilinç düzeyinde kurduklarında hâlin mazi ve müstakbelle alakası canlanır. Türkler medeniyetçi bir millet olduklarını medeniyetin dış ve içyapıları bağlamında hatırladıklarında mazideki malumat müstakbel için değere dönüşebilecektir.
Neden Orta Çağ’da Türkler? Türk tarihi uzun bir süreçtir. Bunun gerçekleştiği önemli bir saha Türkistan’dan Doğu Akdeniz’e uzanan alandır. Burada medeniyet adına her türlü tezahürü var eden Türklerin hayatında kadim zamanlardan, mitolojik devirlerden itibaren bugün modern hayatın içindeki devreye kadar süreç içerisinde ikisinin ortasında yer alan ve bize göre din ve toprağa bağlı hayat unsurlarının esas yönlendirici etkisinde gelişen devreler Türklerin orta zamanlarını oluşturmaktadır.