Orta Çağ kilise tarihini tek cümle ile özetleyeceksek, Hz. İsa’nın söz ettiği “cennetin krallığı”nın Papalık tarafından dünyaya getirilip tevazu ve çile üzerine kurulması, akabinde bir imparatorluğa dönüştürülmesi ve sonunda da gücünü kaybetmesinin tarihidir diyebiliriz. Öyle bir imparatorluk ki papalar, bir emriyle İngiltere kralını dize getirirken, başka bir emriyle kendilerine meydan okuyan imparatorları aforoz ve enterdi silahlarıyla halkının önüne atarak terbiye etmiş ve ancak ayaklarını öptürerek onları affetmişlerdir. Gücüne sınır koymak istemeyen papaların, özellikle XIII. yüzyılda kendisini, Rahip-Kral ile Tanrı-Kral arasında bir yere oturttuğunu ifade edebiliriz. Gelin görün ki onun da kurdu kendi içinden çıkmış ve reform ile ihtişamı son bulmuştur.
Teolojik tartışmalar, Papalığın doğuşu, papa-hükümdar mücadelesi, sınırsız bir güce sahip olan bir kurum, sınırlarını hep geliştiren Haçlı Seferi kavramı, Engizisyon, heretik avı, cadı avı ve daha niceleriyle Kilise’nin Orta Çağı’na buyurun.
Orta Çağ kilise tarihini tek cümle ile özetleyeceksek, Hz. İsa’nın söz ettiği “cennetin krallığı”nın Papalık tarafından dünyaya getirilip tevazu ve çile üzerine kurulması, akabinde bir imparatorluğa dönüştürülmesi ve sonunda da gücünü kaybetmesinin tarihidir diyebiliriz. Öyle bir imparatorluk ki papalar, bir emriyle İngiltere kralını dize getirirken, başka bir emriyle kendilerine meydan okuyan imparatorları aforoz ve enterdi silahlarıyla halkının önüne atarak terbiye etmiş ve ancak ayaklarını öptürerek onları affetmişlerdir. Gücüne sınır koymak istemeyen papaların, özellikle XIII. yüzyılda kendisini, Rahip-Kral ile Tanrı-Kral arasında bir yere oturttuğunu ifade edebiliriz. Gelin görün ki onun da kurdu kendi içinden çıkmış ve reform ile ihtişamı son bulmuştur.
Teolojik tartışmalar, Papalığın doğuşu, papa-hükümdar mücadelesi, sınırsız bir güce sahip olan bir kurum, sınırlarını hep geliştiren Haçlı Seferi kavramı, Engizisyon, heretik avı, cadı avı ve daha niceleriyle Kilise’nin Orta Çağı’na buyurun.