Orta Doğu’da devlet dışı silahlı aktörlerin (DDSA) geçmişi 1800’lerin sonuna kadar uzanmaktadır. İkinci Dünya Savaşı’nın 1945’te sona ermesinin ardından dünya genelinde artış sergileyen DDSA’lar batı karşıtı ve anti sömürgeci motivasyonların haricinde uluslararası sistem ve devlet düzeylerinin oluşturduğu güç boşluklarından yararlanarak ortaya çıkmaya başlamışlardır. 1970’lerde meydana gelen yapısal dönüşümlerle birlikte uluslararası çapta DDSA’ların oluşumu hız kazanmıştır. 1990-2021 arası dönemde DDSA’lar Orta Doğu başta olmak üzere dünya genelinde şiddet ve propaganda eylemlerini ivmelendirmiş ve sayıları her geçen gün artmıştır. Uzun süredir güvenlik çalışmalarının gündemini meşgul eden terörizm olgusunun nedenleri, nasıl cereyan ettiği ve DDSA’ların eleman devşirme süreçleri gibi başlıklar akademik literatürde sıklıkla ele alınmıştır. Ancak terör örgütlerini de ihtiva eden DDSA’ların hangi koşullarda ortaya çıktığı ve faaliyetlerini sürdürebildiğine ilişkin tartışmalar eksik bırakılmıştır.
Uluslararası ilişkiler teorilerini, güvenlik ve bölge araştırmalarıyla birlikte harmanlayan bu çalışmada, Orta Doğu’da DDSA’ların neden ortaya çıktığı sorunsalı Irak ve Suriye vakaları üzerinden tartışılmış ve literatürde eksik bırakılan hususlar yapısal perspektiften doldurulmaya çalışılmıştır. Akademik çalışmalarda ve düşünce kuruluşlarının konuya dair raporlarında “yönetilemeyen alanlar” ve “başarısız devlet” kavramlarının sıklıkla kullanıldığı gözlemlenmiştir. Fakat, bahsi geçen koşulların kendi kendine meydana gelmediği ve genellikle uluslararası sistemin yapısından, düzen tipinden ya da devletlere yönelik dış müdahalelerden dolayı ortaya çıktığı görülmüştür. Yapılan bu çalışmada; uluslararası sistem kaynaklı sebepler bağımsız değişken, devlet düzeyli nedenler düzenleyici değişken ve Orta Doğu’da DDSA oluşumu bağımlı değişken olarak ele alınmıştır. Sonuç itibarıyla, Orta Doğu’da DDSA oluşumuna neden olan en önemli uluslararası sistem ve devlet düzeyli nedenler bu çalışmada sunularak ilgili konuya ilişkin akademik açıdan “kuramsal ‘açıklayıcı’ bir yapısal çerçeve” inşası; ulusal güvenlik stratejileri bakımından ise politika yapım süreçlerinde faydalanılabilecek “politika yönelimli teori” inşası yapılmıştır.
Bu çalışmanın Türkiye’nin ulusal güvenlik politikalarına katkı sunması temennisiyle…
Orta Doğu’da devlet dışı silahlı aktörlerin (DDSA) geçmişi 1800’lerin sonuna kadar uzanmaktadır. İkinci Dünya Savaşı’nın 1945’te sona ermesinin ardından dünya genelinde artış sergileyen DDSA’lar batı karşıtı ve anti sömürgeci motivasyonların haricinde uluslararası sistem ve devlet düzeylerinin oluşturduğu güç boşluklarından yararlanarak ortaya çıkmaya başlamışlardır. 1970’lerde meydana gelen yapısal dönüşümlerle birlikte uluslararası çapta DDSA’ların oluşumu hız kazanmıştır. 1990-2021 arası dönemde DDSA’lar Orta Doğu başta olmak üzere dünya genelinde şiddet ve propaganda eylemlerini ivmelendirmiş ve sayıları her geçen gün artmıştır. Uzun süredir güvenlik çalışmalarının gündemini meşgul eden terörizm olgusunun nedenleri, nasıl cereyan ettiği ve DDSA’ların eleman devşirme süreçleri gibi başlıklar akademik literatürde sıklıkla ele alınmıştır. Ancak terör örgütlerini de ihtiva eden DDSA’ların hangi koşullarda ortaya çıktığı ve faaliyetlerini sürdürebildiğine ilişkin tartışmalar eksik bırakılmıştır.
Uluslararası ilişkiler teorilerini, güvenlik ve bölge araştırmalarıyla birlikte harmanlayan bu çalışmada, Orta Doğu’da DDSA’ların neden ortaya çıktığı sorunsalı Irak ve Suriye vakaları üzerinden tartışılmış ve literatürde eksik bırakılan hususlar yapısal perspektiften doldurulmaya çalışılmıştır. Akademik çalışmalarda ve düşünce kuruluşlarının konuya dair raporlarında “yönetilemeyen alanlar” ve “başarısız devlet” kavramlarının sıklıkla kullanıldığı gözlemlenmiştir. Fakat, bahsi geçen koşulların kendi kendine meydana gelmediği ve genellikle uluslararası sistemin yapısından, düzen tipinden ya da devletlere yönelik dış müdahalelerden dolayı ortaya çıktığı görülmüştür. Yapılan bu çalışmada; uluslararası sistem kaynaklı sebepler bağımsız değişken, devlet düzeyli nedenler düzenleyici değişken ve Orta Doğu’da DDSA oluşumu bağımlı değişken olarak ele alınmıştır. Sonuç itibarıyla, Orta Doğu’da DDSA oluşumuna neden olan en önemli uluslararası sistem ve devlet düzeyli nedenler bu çalışmada sunularak ilgili konuya ilişkin akademik açıdan “kuramsal ‘açıklayıcı’ bir yapısal çerçeve” inşası; ulusal güvenlik stratejileri bakımından ise politika yapım süreçlerinde faydalanılabilecek “politika yönelimli teori” inşası yapılmıştır.
Bu çalışmanın Türkiye’nin ulusal güvenlik politikalarına katkı sunması temennisiyle…