Orta Doğu’nun Önemi ve Irak’ta Yaşanan Savaşlar (1990-2003)

Stok Kodu:
9786058119888
Boyut:
13x20
Sayfa Sayısı:
72
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2020-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%25 indirimli
34,00TL
25,50TL
Taksitli fiyat: 9 x 3,12TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786058119888
1187616
Orta Doğu’nun Önemi ve Irak’ta Yaşanan Savaşlar (1990-2003)
Orta Doğu’nun Önemi ve Irak’ta Yaşanan Savaşlar (1990-2003)
25.50

Telif geliri yazar (Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat YAYCI) tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri Dayanışma Vakfına Bağışlanmıştır.

Doğu Akdeniz’in, 21.yüzyılın en keskin hesaplaşmasının yapılacağı bölge olacağını belirterek, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de derhal Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmesi ve Libya ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına dair bir anlaşma yapması gerektiğini vurgulayan Dr.Cihat YAYCI’nın, 462 bin kilometrekarelik Mavi Vatanımızdaki hak ve menfaatlerimizi ele aldığı “Sorular ve Cevaplar ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Kavramı” isimli eseri, çok bilinmeyenli Doğu Akdeniz ve Orta Doğu denkleminde köşe taşını oluşturmaktadır.

Yeni dünya düzeni içerisinde ilk adım hiç şüphesiz ki Orta Doğu ve bu adımın ilk basamağı Irak’tır. Irak, dünya petrol rezervlerinin önemli bir oranına sahip Türk soydaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı ve Türkiye'nin hayati çıkarlarının bulunduğu bir bölgedir. Mevcut politik ve siyasi eksende, stratejik ve kırılgan bir coğrafyada yer alan, enerji savaşları uğruna haritası her gün yeniden çizilen ve uluslararası güçlerin stratejik çıkarlar pesinde koştuğu Irak’ta Türkiye’nin menfaatleri vardır.

Nitekim, dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Edward Grey’in, 27 Mart 1911 tarihinde; “temel hedefimizi daima hatırda tutmamızın önemli olduğuna inanıyorum; bu da, Basra Körfezi’ndeki ve onu tamamlar nitelikteki Mezopotamya’daki İngiliz çıkarlarını korumaktır.” ifadesi bölgenin tarihsel olarak ne denli önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

İşte tam bu noktada Irak; Musul, Kerkük ve Telafer gibi Türkmen şehirlerinin bulunması, sınır güvenliğimizin tesisi, zengin enerji hidrokarbon kaynaklarına sahip olması bakımından taşıdığı önem nedeniyle, Irak’ta yaşanan gelişmeler hem dünyayı hem de Türkiye’yi yakından ilgilendirmekte ve etkilemektedir.Yakın tarihte, İran-Irak ve Körfez Savaşları ile Irak’ın ABD tarafından işgaline varan silahlı mücadeleler yapılmıştır. Ayrıca, DEAŞ terör örgütü 2014 yılında Irak topraklarının üçte birini işgal etmiştir. Türkiye bu duruma şiddetle karşı çıkmıştır.

Tüm bu savaşların elbette Türkiye’ye ekonomik, sosyal, siyasi ve askeri açılardan önemli etkileri olmuştur. Bu bölgede, menfaatleri bağlamında Türkiye’nin, hem Türkmen soydaşlarımızın geleceği hem de bölgedeki güven ve istikrar adına söz sahibi olması önemlidir.Türkiye, enerji kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Irak’ın petrol ve doğal gaz kaynaklarının küresel pazarlara ulaştırılmasında coğrafi avantajıyla ön plana çıkmaktadır. Irak’la bu alandaki iş birliğimizin geliştirilmesinde her iki devlet bakımından fayda görülmektedir. Komşumuz Irak’ta kalıcı istikrar ve güvenliğin sağlanması ülkemiz açısından kritik önem taşımaktadır.

Telif geliri yazar (Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat YAYCI) tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri Dayanışma Vakfına Bağışlanmıştır.

Doğu Akdeniz’in, 21.yüzyılın en keskin hesaplaşmasının yapılacağı bölge olacağını belirterek, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de derhal Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmesi ve Libya ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına dair bir anlaşma yapması gerektiğini vurgulayan Dr.Cihat YAYCI’nın, 462 bin kilometrekarelik Mavi Vatanımızdaki hak ve menfaatlerimizi ele aldığı “Sorular ve Cevaplar ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Kavramı” isimli eseri, çok bilinmeyenli Doğu Akdeniz ve Orta Doğu denkleminde köşe taşını oluşturmaktadır.

Yeni dünya düzeni içerisinde ilk adım hiç şüphesiz ki Orta Doğu ve bu adımın ilk basamağı Irak’tır. Irak, dünya petrol rezervlerinin önemli bir oranına sahip Türk soydaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı ve Türkiye'nin hayati çıkarlarının bulunduğu bir bölgedir. Mevcut politik ve siyasi eksende, stratejik ve kırılgan bir coğrafyada yer alan, enerji savaşları uğruna haritası her gün yeniden çizilen ve uluslararası güçlerin stratejik çıkarlar pesinde koştuğu Irak’ta Türkiye’nin menfaatleri vardır.

Nitekim, dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Edward Grey’in, 27 Mart 1911 tarihinde; “temel hedefimizi daima hatırda tutmamızın önemli olduğuna inanıyorum; bu da, Basra Körfezi’ndeki ve onu tamamlar nitelikteki Mezopotamya’daki İngiliz çıkarlarını korumaktır.” ifadesi bölgenin tarihsel olarak ne denli önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

İşte tam bu noktada Irak; Musul, Kerkük ve Telafer gibi Türkmen şehirlerinin bulunması, sınır güvenliğimizin tesisi, zengin enerji hidrokarbon kaynaklarına sahip olması bakımından taşıdığı önem nedeniyle, Irak’ta yaşanan gelişmeler hem dünyayı hem de Türkiye’yi yakından ilgilendirmekte ve etkilemektedir.Yakın tarihte, İran-Irak ve Körfez Savaşları ile Irak’ın ABD tarafından işgaline varan silahlı mücadeleler yapılmıştır. Ayrıca, DEAŞ terör örgütü 2014 yılında Irak topraklarının üçte birini işgal etmiştir. Türkiye bu duruma şiddetle karşı çıkmıştır.

Tüm bu savaşların elbette Türkiye’ye ekonomik, sosyal, siyasi ve askeri açılardan önemli etkileri olmuştur. Bu bölgede, menfaatleri bağlamında Türkiye’nin, hem Türkmen soydaşlarımızın geleceği hem de bölgedeki güven ve istikrar adına söz sahibi olması önemlidir.Türkiye, enerji kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Irak’ın petrol ve doğal gaz kaynaklarının küresel pazarlara ulaştırılmasında coğrafi avantajıyla ön plana çıkmaktadır. Irak’la bu alandaki iş birliğimizin geliştirilmesinde her iki devlet bakımından fayda görülmektedir. Komşumuz Irak’ta kalıcı istikrar ve güvenliğin sağlanması ülkemiz açısından kritik önem taşımaktadır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat