Edward Said'e göre Doğu, Avrupa'nın en köklü, en büyük ve en zengin sömürgelerinin mekânı, dillerinin ve uygarlıklarının kaynağı, kültürel rakibi ve en derin, en sık tekrarlanan “Öteki” imgelerinden biridir. Batı, Doğu'ya öteki açısından yaklaşarak hem kendi sınırlarını çizmekte hem de ötekini olmasını istediği gibi tanımlamaya ve anlamlandırmaya çalışmaktadır. Batı'nın Doğu düşüncesi her zaman Batı'yı yücelten ve Batı'nın üstünlüğüne vurguyu tekrarlayan bir yapıdadır. Bu yapı ve söylem her zaman egemen olma çabasındadır. Batı ile Doğu karşılaştığında bu söylem kendini yeniden üretir. Dolayısıyla Doğu'yla ilgili çalışmalarda Batı'nın hâkimiyet algısının ve Doğu'ya karşı ön yargısının temelinde, sömürü alanları yaratma düşüncesi görülmektedir...
Edward Said'e göre Doğu, Avrupa'nın en köklü, en büyük ve en zengin sömürgelerinin mekânı, dillerinin ve uygarlıklarının kaynağı, kültürel rakibi ve en derin, en sık tekrarlanan “Öteki” imgelerinden biridir. Batı, Doğu'ya öteki açısından yaklaşarak hem kendi sınırlarını çizmekte hem de ötekini olmasını istediği gibi tanımlamaya ve anlamlandırmaya çalışmaktadır. Batı'nın Doğu düşüncesi her zaman Batı'yı yücelten ve Batı'nın üstünlüğüne vurguyu tekrarlayan bir yapıdadır. Bu yapı ve söylem her zaman egemen olma çabasındadır. Batı ile Doğu karşılaştığında bu söylem kendini yeniden üretir. Dolayısıyla Doğu'yla ilgili çalışmalarda Batı'nın hâkimiyet algısının ve Doğu'ya karşı ön yargısının temelinde, sömürü alanları yaratma düşüncesi görülmektedir...