Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Dilenciler – Şu İnsan Denilen Et ve Kemik Hurdaları
İnsanlığın tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olan dilenciler her dönemde farklı duyguların nesnesi oldular. Bazen merhametli, hayırsever olmanın vesilesi, bazen Doğulu kimliğin aynası olarak görüldüler. Her farklı ifade, dönemin sosyokültürel ve ideolojik taşıyıcısı oldu. Adalet dairesi ideolojisi etrafında örgütlenen Osmanlılardan kapitalizmle şerbetlenmiş modern yurttaşa, dilencilerin durumu dönemin muharrileri, yazarları, bürokratları tarafından hep konuşuldu ama bu konu üzerine çok az çalışma yapıldı.
Modern şehirlerin yükselişiyle birlikte nezih mekânlar yaratma arzusu, Batılı imgeye uymayan herkesi ve her şeyi şehirlerden dışladı. Darülaceze bir anahtar gibi her sorunda dile getirilirken Darülaceze’nin durumuna çoğunluk sessiz kaldı. Yardım edilmesi gereken insanlar, toplatılıp kapatılması gereken insanlara dönüştü ve hiçbir dönemde özne olarak görülmediler.
Bu kitap, dilenciliğin nedenlerini değil, sonuçlarını ortadan kaldırma konusunda muktedirlerin işbirliği üzerinden Osmanlı İmparatorluğu’ndan erken Cumhuriyet’e uzanan muazzam bir sosyal tarih sunuyor.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Dilenciler – Şu İnsan Denilen Et ve Kemik Hurdaları
İnsanlığın tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olan dilenciler her dönemde farklı duyguların nesnesi oldular. Bazen merhametli, hayırsever olmanın vesilesi, bazen Doğulu kimliğin aynası olarak görüldüler. Her farklı ifade, dönemin sosyokültürel ve ideolojik taşıyıcısı oldu. Adalet dairesi ideolojisi etrafında örgütlenen Osmanlılardan kapitalizmle şerbetlenmiş modern yurttaşa, dilencilerin durumu dönemin muharrileri, yazarları, bürokratları tarafından hep konuşuldu ama bu konu üzerine çok az çalışma yapıldı.
Modern şehirlerin yükselişiyle birlikte nezih mekânlar yaratma arzusu, Batılı imgeye uymayan herkesi ve her şeyi şehirlerden dışladı. Darülaceze bir anahtar gibi her sorunda dile getirilirken Darülaceze’nin durumuna çoğunluk sessiz kaldı. Yardım edilmesi gereken insanlar, toplatılıp kapatılması gereken insanlara dönüştü ve hiçbir dönemde özne olarak görülmediler.
Bu kitap, dilenciliğin nedenlerini değil, sonuçlarını ortadan kaldırma konusunda muktedirlerin işbirliği üzerinden Osmanlı İmparatorluğu’ndan erken Cumhuriyet’e uzanan muazzam bir sosyal tarih sunuyor.