Aşîtî Aşiretiyle ilgili yazılan bu monografi mümtaz bir konumu işgal etmektedir ve bu itibarla örnek bir çalışmadır. İçinde yüzyılların tortusunda kalarak mensuplarınca da unutulmuş ve ilk defa ele alınan birçok tarihi bilgiyi yeniden gözler önüne seren bu çalışma tarih bilincini iliklerimize kadar hissettirmeyi başarmaktadır.
Eserde Aşîtî isim terminolojisinden başlayarak Safevi tehdidine karşı Osmanlı-Kürd ittifakının nüve problematiği sorgulanmaktadır. Bu ittifak neticesinde Kürt hâkim, mir, ümera ve aşiret beylerinin Osmanlı bünyesinde idari pozisyonlarının irsen hukukî prosedüre bağlanmasına değinilmektedir.
Coğrafi sahada aşiretin nerelerde yayılım gösterdiğinin yanı sıra Osmanlı tarihindeki süreci kronikler, seyahatnameler, yerel tarih çalışmaları ve Osmanlı Arşivi’nde bulunan müteferrik vesikalar Işığında irdelenmektedir. Bu çerçevede Asîtî’nin Akçakale, Nusaybin ve Hasankeyf’ten başlayarak Mardin, Cizre, Midyat, Dara ve evresinde hâkimiyet tesisinde payının olduğu ve bu bölgede önemli tarihi tesirler bıraktığı ortaya konulmaktadır. Ayrıca Asîtî Konfederasyonu'nun ulaştığı siyasi kapasite, Yukarı Kurmancî’nin (Kurmanciya Jorîn) alt diyalektlerinden birine aşiretin ismini verecek kadar tesir etmişti. Aşîtîlerin özellikle Cizre Miri III. Şeref ile olan rekabetlerine yönelik unutulmuş anlatısının vesikalarla ortaya konulması, eserin özgünlüğünü kanıtlayan önemli bir kesittir. Eser Osmanlı Devleti’ndeki aşiret idaresini ibtidaî ilişkilerin tesisinden Tanzimat sürecine doğru evrimini ortaya koymaktadır. Bu durum elbette eserin diğer bir özgünlüğüdür.
Aşîtî Aşiretiyle ilgili yazılan bu monografi mümtaz bir konumu işgal etmektedir ve bu itibarla örnek bir çalışmadır. İçinde yüzyılların tortusunda kalarak mensuplarınca da unutulmuş ve ilk defa ele alınan birçok tarihi bilgiyi yeniden gözler önüne seren bu çalışma tarih bilincini iliklerimize kadar hissettirmeyi başarmaktadır.
Eserde Aşîtî isim terminolojisinden başlayarak Safevi tehdidine karşı Osmanlı-Kürd ittifakının nüve problematiği sorgulanmaktadır. Bu ittifak neticesinde Kürt hâkim, mir, ümera ve aşiret beylerinin Osmanlı bünyesinde idari pozisyonlarının irsen hukukî prosedüre bağlanmasına değinilmektedir.
Coğrafi sahada aşiretin nerelerde yayılım gösterdiğinin yanı sıra Osmanlı tarihindeki süreci kronikler, seyahatnameler, yerel tarih çalışmaları ve Osmanlı Arşivi’nde bulunan müteferrik vesikalar Işığında irdelenmektedir. Bu çerçevede Asîtî’nin Akçakale, Nusaybin ve Hasankeyf’ten başlayarak Mardin, Cizre, Midyat, Dara ve evresinde hâkimiyet tesisinde payının olduğu ve bu bölgede önemli tarihi tesirler bıraktığı ortaya konulmaktadır. Ayrıca Asîtî Konfederasyonu'nun ulaştığı siyasi kapasite, Yukarı Kurmancî’nin (Kurmanciya Jorîn) alt diyalektlerinden birine aşiretin ismini verecek kadar tesir etmişti. Aşîtîlerin özellikle Cizre Miri III. Şeref ile olan rekabetlerine yönelik unutulmuş anlatısının vesikalarla ortaya konulması, eserin özgünlüğünü kanıtlayan önemli bir kesittir. Eser Osmanlı Devleti’ndeki aşiret idaresini ibtidaî ilişkilerin tesisinden Tanzimat sürecine doğru evrimini ortaya koymaktadır. Bu durum elbette eserin diğer bir özgünlüğüdür.