Saltanatı kaldırmak için ilk fırsat Lozan Konferansı'na resmi davet gelmeden hemen önce Sadrazam Tevfik imzasıyla Mustafa Kemal Paşa'ya gönderilen telgrafta ortaya çıkmıştır; “Artık her iş tamamlandı; zafer temin edildi, eski vaziyet avdet etmelidir, padişah ve onun meşru hükümeti İstanbul'da olduğuna göre Ankara'daki teşkilatın ve hükümetin dağılması ve İstanbul'a bağlanması gerektir.” Bu hususta birkaç noktayı belirtmek gerekir. İstanbul hükümeti, bu telgrafta hakimiyetin meşruiyeti konusunu hala eski dayanaklarla açıkladığını göstermiştir.
Milli hakimiyetin ne demek olduğunun kesinlikle anlaşılamadığı görülmektedir. Bundan başka İstanbul hükümetinin, Ankara'ya karşı böyle bir yaklaşımla hareket etmesi; kurtuluş savaşı sonrası Ankara'sının alacağı radikal kararları da pekala tahmin etmesinden ileri gelmektedir. Çünkü İstanbul hükümeti, milli hakimiyet meşruiyetini bilmese de; savaşı kazanmış bir gazi meclisin aynı zamanda pekala bir ihtilal meclisi hüviyetine de bürünebileceğini bilmektedir. “Büyük Millet Meclisi” tabirinin kendisi bile kurucu meclis niteliği barındırmakta ve meclis elde ettiği iktidarı eski sembol ve hakimiyet düsturlarına bırakmaya niyetli olmayacaktır. Esasen saltanat ve hakimiyet anlayışı ile ilgili en açıklayıcı tanımlamayı yine bir ihtilalci edası içerisinde Mustafa Kemal yapacaktır...
Saltanatı kaldırmak için ilk fırsat Lozan Konferansı'na resmi davet gelmeden hemen önce Sadrazam Tevfik imzasıyla Mustafa Kemal Paşa'ya gönderilen telgrafta ortaya çıkmıştır; “Artık her iş tamamlandı; zafer temin edildi, eski vaziyet avdet etmelidir, padişah ve onun meşru hükümeti İstanbul'da olduğuna göre Ankara'daki teşkilatın ve hükümetin dağılması ve İstanbul'a bağlanması gerektir.” Bu hususta birkaç noktayı belirtmek gerekir. İstanbul hükümeti, bu telgrafta hakimiyetin meşruiyeti konusunu hala eski dayanaklarla açıkladığını göstermiştir.
Milli hakimiyetin ne demek olduğunun kesinlikle anlaşılamadığı görülmektedir. Bundan başka İstanbul hükümetinin, Ankara'ya karşı böyle bir yaklaşımla hareket etmesi; kurtuluş savaşı sonrası Ankara'sının alacağı radikal kararları da pekala tahmin etmesinden ileri gelmektedir. Çünkü İstanbul hükümeti, milli hakimiyet meşruiyetini bilmese de; savaşı kazanmış bir gazi meclisin aynı zamanda pekala bir ihtilal meclisi hüviyetine de bürünebileceğini bilmektedir. “Büyük Millet Meclisi” tabirinin kendisi bile kurucu meclis niteliği barındırmakta ve meclis elde ettiği iktidarı eski sembol ve hakimiyet düsturlarına bırakmaya niyetli olmayacaktır. Esasen saltanat ve hakimiyet anlayışı ile ilgili en açıklayıcı tanımlamayı yine bir ihtilalci edası içerisinde Mustafa Kemal yapacaktır...