24-26 Eylül 2021 tarihinde İbn Haldun Üniversitesi Süleymaniye Yerleşkesi’nde “Osmanlı Tarihinde ‘Köprülü Dönemi’ (1656-1710): Yeni Kaynaklar, Yeni Yaklaşımlar” başlığıyla gerçekleşen III. Uluslararası Süleymaniye Sempozyumu, Köprülüler dönemine odaklanan ilk sempozyum olarak kayıtlara geçmiştir. Köprülü hanesine mensup kişilerin sadrazam, sadaret kaymakamı, serdar ve beylerbeyi olarak devlet yönetimde yer aldığı bu kritik ve nispeten uzun dönemi ele alan uluslararası bir sempozyum düzenleme fikri birkaç sebebe dayanmaktaydı. Bunlardan ilki, daha önce bu dönem üzerine bilimsel bir toplantının yapılmamış olmasıdır. İkincisi, ulusal ve uluslararası arenada Köprülü sadrazamların biyografileri ve sadarette bulundukları yıllarda Osmanlıların takip ettiği siyasi, askeri, iktisadi, sosyal ve kültürel politikalar üzerine yazılan tez, makale ve kitap ile tamamlanan proje sayısındaki son yıllarda görülen artış ve yapılan araştırmaların bir arada değerlendirilmesi ihtiyacıdır. Son olarak da Osmanlı tarihinin “orta dönemi”ne dair gerilemeci bakışın revizyonu sonrası oluşan yaklaşım boşluğu ve bu boşluğu doldurmak için yeni bakış açılarının geliştirilmesi zaruretidir.
24-26 Eylül 2021 tarihinde İbn Haldun Üniversitesi Süleymaniye Yerleşkesi’nde “Osmanlı Tarihinde ‘Köprülü Dönemi’ (1656-1710): Yeni Kaynaklar, Yeni Yaklaşımlar” başlığıyla gerçekleşen III. Uluslararası Süleymaniye Sempozyumu, Köprülüler dönemine odaklanan ilk sempozyum olarak kayıtlara geçmiştir. Köprülü hanesine mensup kişilerin sadrazam, sadaret kaymakamı, serdar ve beylerbeyi olarak devlet yönetimde yer aldığı bu kritik ve nispeten uzun dönemi ele alan uluslararası bir sempozyum düzenleme fikri birkaç sebebe dayanmaktaydı. Bunlardan ilki, daha önce bu dönem üzerine bilimsel bir toplantının yapılmamış olmasıdır. İkincisi, ulusal ve uluslararası arenada Köprülü sadrazamların biyografileri ve sadarette bulundukları yıllarda Osmanlıların takip ettiği siyasi, askeri, iktisadi, sosyal ve kültürel politikalar üzerine yazılan tez, makale ve kitap ile tamamlanan proje sayısındaki son yıllarda görülen artış ve yapılan araştırmaların bir arada değerlendirilmesi ihtiyacıdır. Son olarak da Osmanlı tarihinin “orta dönemi”ne dair gerilemeci bakışın revizyonu sonrası oluşan yaklaşım boşluğu ve bu boşluğu doldurmak için yeni bakış açılarının geliştirilmesi zaruretidir.