İslamcılık, özü itibarıyla sömürgeci güçlerin hayatın her alanında artan hâkimiyeti karşısında, temel kaynağı Kur’an olan bir toplumu ve devleti yaşatma mücadelesi olarak ortaya çıkmış; İslam’ın siyasi hâkimiyetini kaybettiği dönemlerde ise İslam’ı, hayatın her alanında tekrar etkin kılabilmenin adı olmuştur. Bu mücadele, kimi zaman cemaat-tarikat kimi zamansa siyasi parti kimliği ile sürdürülmeye çalışılmıştır.
Bu çalışma, İslam coğrafyasında 17 ve 18. yüzyılda hızla yayılan sömürge faaliyetlerine karşı başlatılan, 19. yüzyılda ciddi taraftar kitlesine ulaşan ve İttihad-ı İslam, İslamcılık, İslamlaşma gibi isimlerle anılan mücadelenin özellikle 20. yüzyılda Anadolu topraklarındaki seyrini ve 21. yüzyıla devrettiği mirasını ele almaktadır.
İslamcılık, özü itibarıyla sömürgeci güçlerin hayatın her alanında artan hâkimiyeti karşısında, temel kaynağı Kur’an olan bir toplumu ve devleti yaşatma mücadelesi olarak ortaya çıkmış; İslam’ın siyasi hâkimiyetini kaybettiği dönemlerde ise İslam’ı, hayatın her alanında tekrar etkin kılabilmenin adı olmuştur. Bu mücadele, kimi zaman cemaat-tarikat kimi zamansa siyasi parti kimliği ile sürdürülmeye çalışılmıştır.
Bu çalışma, İslam coğrafyasında 17 ve 18. yüzyılda hızla yayılan sömürge faaliyetlerine karşı başlatılan, 19. yüzyılda ciddi taraftar kitlesine ulaşan ve İttihad-ı İslam, İslamcılık, İslamlaşma gibi isimlerle anılan mücadelenin özellikle 20. yüzyılda Anadolu topraklarındaki seyrini ve 21. yüzyıla devrettiği mirasını ele almaktadır.