Osmanlı Devleti 19. yüzyılın son çeyreğine Sultan Abdülaziz ve Sultan Murad’ın art arda indirilip, Sultan Abdülhamid’in tahta çıkarılması, Meşrutiyet yönetimine geçiş; Meclis-i Meb’usan’ın açılışı ve Kanun-i Esasî’nin ilanı; 1877 Rus Savaşı gibi çok önemli olaylar dizisiyle girer. Tümü üç yıl içine sıkışan bu olayların hepsinde Süleyman Hüsnü Paşa başrollerdedir.
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Osmanlı Devleti yüz ölçümünün beşte birinden fazla toprak yitirdi. Osmanlı Ordusu bu topraklardan çekilirken arkasında düşman işgalinden kaçan Müslüman göçmenlerin yaya, atlı ve arabalı kafileleri de sanki ikinci bir ordu oluşturmuştu.
Savaş sonrası Başkomutan Süleyman Paşa Divan-ı Harb önünde bir yıl boyunca yargılanmıştır. Sonuçta yenilgiden sorumlu bulunarak, süngü takmış birlik karşısında rütbeleri ve madalyaları sökülüp, aşağılanarak Ordu’dan çıkarılmış, emeklilik hakkı elinden alınarak ömür boyu sürgünde kalacağı Bağdat’a gönderilmiştir.
Süleyman Hüsnü Paşa’nın askeri ve siyasi kişiliği ile ilgili etkinlikleri dışında şair, yazar, öğretmen, eğitimci, bilim adamı ve devrimci olarak da düşünsel, bilimsel, sosyal, eğitimsel ve hatta dinsel kategorilerde yapıt ve hizmetleri vardır.
Oysa kimilerince “hain” olarak anılırken, ders ve araştırma kitaplarında, ansiklopedilerde adı ’Büyük Türkçü” ve “Kahraman” olarak geçen Süleyman Hüsnü Paşa karşıt anlamdaki böylesi unvanları acaba ne ölçüde hak etmiştir?
Aslı doktora tezi olan elinizdeki yapıt, bilimsel niteliğine dokunulmadan yapılan biçem değişiklikleri ile yakın tarihimizin çok incelenememiş bir dönemine Süleyman Hüsnü Paşa’nın bıraktığı izleri, kimi zaman roman, kimi zaman deneme ya da araştırma çeşnisiyle Türk aydınına sunmaktadır.
Osmanlı Devleti 19. yüzyılın son çeyreğine Sultan Abdülaziz ve Sultan Murad’ın art arda indirilip, Sultan Abdülhamid’in tahta çıkarılması, Meşrutiyet yönetimine geçiş; Meclis-i Meb’usan’ın açılışı ve Kanun-i Esasî’nin ilanı; 1877 Rus Savaşı gibi çok önemli olaylar dizisiyle girer. Tümü üç yıl içine sıkışan bu olayların hepsinde Süleyman Hüsnü Paşa başrollerdedir.
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Osmanlı Devleti yüz ölçümünün beşte birinden fazla toprak yitirdi. Osmanlı Ordusu bu topraklardan çekilirken arkasında düşman işgalinden kaçan Müslüman göçmenlerin yaya, atlı ve arabalı kafileleri de sanki ikinci bir ordu oluşturmuştu.
Savaş sonrası Başkomutan Süleyman Paşa Divan-ı Harb önünde bir yıl boyunca yargılanmıştır. Sonuçta yenilgiden sorumlu bulunarak, süngü takmış birlik karşısında rütbeleri ve madalyaları sökülüp, aşağılanarak Ordu’dan çıkarılmış, emeklilik hakkı elinden alınarak ömür boyu sürgünde kalacağı Bağdat’a gönderilmiştir.
Süleyman Hüsnü Paşa’nın askeri ve siyasi kişiliği ile ilgili etkinlikleri dışında şair, yazar, öğretmen, eğitimci, bilim adamı ve devrimci olarak da düşünsel, bilimsel, sosyal, eğitimsel ve hatta dinsel kategorilerde yapıt ve hizmetleri vardır.
Oysa kimilerince “hain” olarak anılırken, ders ve araştırma kitaplarında, ansiklopedilerde adı ’Büyük Türkçü” ve “Kahraman” olarak geçen Süleyman Hüsnü Paşa karşıt anlamdaki böylesi unvanları acaba ne ölçüde hak etmiştir?
Aslı doktora tezi olan elinizdeki yapıt, bilimsel niteliğine dokunulmadan yapılan biçem değişiklikleri ile yakın tarihimizin çok incelenememiş bir dönemine Süleyman Hüsnü Paşa’nın bıraktığı izleri, kimi zaman roman, kimi zaman deneme ya da araştırma çeşnisiyle Türk aydınına sunmaktadır.