Thomas Dallam (1575-1620) ve Dr. John Covel (1638-1722)
Dallam ve Covel gözlemlerine dayanarak Osmanlı İmparatorluğu'nun zengin tarihine ve kültürüne derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Bu kitap, Kraliçe Elizabeth'in Sultan III. Mehmet'e sunduğu muhteşem orgdan başlayarak, Levant Şirketi'nin kuruluş yıllarından itibaren İngiliz-Osmanlı ilişkilerinin temellerini aydınlatır. Dallam'ın ve Covel'in günlükleri, dönemin ticari, diplomatik ve kültürel etkileşimlerine ışık tutarken, Osmanlı topraklarında İngiliz varlığının ilk günlerine tanıklık ediyor.
“Kasabada çok sayıda hane (ev) var. Bizim bulunduğumuz yerin dışında birkaç tane de büyük cadde vardı. Binalara gelince, bir kere şunu söylemeliyim ki, Türkiye'nin her yerinde çok adi, dilenci ve çoğunlukla karanlık ve sürtükçe olanlardan başka bina yok: Camileriniz, saraylarınız ve kamu binalarınız hariç. Son zamanlarda bazı büyük adamlar (şu anda İstanbul'da bulunan bu vezir gibi) kendileri için büyük binalar yapmaya kalkıştılar, ama bu genellikle onların mahvına neden oldu. Bu nedenle çok büyük olduklarından şüpheleniliyorlar ve bu yüzden G. Signor onları kesiyor ve mallarına el koyuyor.”
Dorlion Yayınları olarak bu değerli çalışmayı Türkçeye yeniden tercüme ederek ve düzenleyerek değerli okurlarımızla buluşturmaktan mutluyuz
Thomas Dallam (1575-1620) ve Dr. John Covel (1638-1722)
Dallam ve Covel gözlemlerine dayanarak Osmanlı İmparatorluğu'nun zengin tarihine ve kültürüne derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Bu kitap, Kraliçe Elizabeth'in Sultan III. Mehmet'e sunduğu muhteşem orgdan başlayarak, Levant Şirketi'nin kuruluş yıllarından itibaren İngiliz-Osmanlı ilişkilerinin temellerini aydınlatır. Dallam'ın ve Covel'in günlükleri, dönemin ticari, diplomatik ve kültürel etkileşimlerine ışık tutarken, Osmanlı topraklarında İngiliz varlığının ilk günlerine tanıklık ediyor.
“Kasabada çok sayıda hane (ev) var. Bizim bulunduğumuz yerin dışında birkaç tane de büyük cadde vardı. Binalara gelince, bir kere şunu söylemeliyim ki, Türkiye'nin her yerinde çok adi, dilenci ve çoğunlukla karanlık ve sürtükçe olanlardan başka bina yok: Camileriniz, saraylarınız ve kamu binalarınız hariç. Son zamanlarda bazı büyük adamlar (şu anda İstanbul'da bulunan bu vezir gibi) kendileri için büyük binalar yapmaya kalkıştılar, ama bu genellikle onların mahvına neden oldu. Bu nedenle çok büyük olduklarından şüpheleniliyorlar ve bu yüzden G. Signor onları kesiyor ve mallarına el koyuyor.”
Dorlion Yayınları olarak bu değerli çalışmayı Türkçeye yeniden tercüme ederek ve düzenleyerek değerli okurlarımızla buluşturmaktan mutluyuz