“Demek insana yakışan ölümler de vardı. İnsana yakışan yaşamlar, insana yakışan ölümler... Daracık bir kabinde, dışarıda ısrarla, bir de onun zevkine göre seçilmiş olanı denemeni isteyen tezgâhtar kızın telaşına rağmen, içine sığmakta ısrar ettiğin elbiselere mi benzerdi yaşam? Birisinin üzerinde görüp beğendiğin, o aralar moda olan, sana da yakışacağını düşündüğün? Peki tut ki uydu sana, yaraştı. Bir daha hiç çıkarmayacak mısın? Eh, yaşam olmasa da ölüm biraz öyledir. Tek denemelik bir elbise; yakışsa da yakışmasa da senindir artık...”
Oya Özgür, Ötekiler’de, yaşam dediğimiz bir simülasyonun içinde sıkışıp kalan insanı, öykülerinin merkezine alıp, hiç abartmadan, olduğu gibi okurlara sunuyor. Akıcı dili, büyüleyici üslubu ve her birimize temas edecek hikâyeleri ile bizlere kendi ötekilerimizi bulduruyor.
“Demek insana yakışan ölümler de vardı. İnsana yakışan yaşamlar, insana yakışan ölümler... Daracık bir kabinde, dışarıda ısrarla, bir de onun zevkine göre seçilmiş olanı denemeni isteyen tezgâhtar kızın telaşına rağmen, içine sığmakta ısrar ettiğin elbiselere mi benzerdi yaşam? Birisinin üzerinde görüp beğendiğin, o aralar moda olan, sana da yakışacağını düşündüğün? Peki tut ki uydu sana, yaraştı. Bir daha hiç çıkarmayacak mısın? Eh, yaşam olmasa da ölüm biraz öyledir. Tek denemelik bir elbise; yakışsa da yakışmasa da senindir artık...”
Oya Özgür, Ötekiler’de, yaşam dediğimiz bir simülasyonun içinde sıkışıp kalan insanı, öykülerinin merkezine alıp, hiç abartmadan, olduğu gibi okurlara sunuyor. Akıcı dili, büyüleyici üslubu ve her birimize temas edecek hikâyeleri ile bizlere kendi ötekilerimizi bulduruyor.