Gelişen otomasyon teknolojilerinin işyerleri ve emek (piyasası) üzerindeki etkilerini nasıl değerlendirmek gerekir? Küresel emek talebini baskılayan şey teknoloji kaynaklı iş yıkımı mıdır? Üretimin tam otomasyonu (şayet mümkünse) bizleri kıtlık sonrası bir geleceğe ulaştırabilecek mi?
Aaron Benanav bu sorulara yanıt ararken süreğen düşük emek talebine odaklanarak son elli yılda dünya ekonomisine ve işgücüne olanların kısa bir tarihini ortaya koymaya çalışıyor. Tarihsel ve kuramsal yolculuğunda otomasyon kuramcılarının da sıklıkla uğrağı olan bilim kurgu edebiyatını ziyaret ediyor ve mevcut gerçekliğimizin zenginlerin korunaklı, iklim denetimli topluluklarda yaşadığı, geri kalanımızın geleceği olmayan işlerde çalışarak, akıllı telefonlarda video oyunlar oynayarak zamanımızı çarçur ettiği, sokak satıcılarının ve çekçek çekicilerinin kafalarının üzerinde uçan mikro drone’ların olduğu sıcak bir gezegen olarak distopik bilim kurgulara benzediğini belirtiyor.
Benanav, kıtlık sonrası dünyaya bizi götürecek olanın ne teknolojik ilerleme ne de teknokratik reformun olacağını, bunu ancak toplumsal yaşamın radikal bir yeniden yapılanmasını zorlayan toplumsal hareketlerin baskısının yapabileceğini belirtiyor ve tekno-belirlenimci popüler pek çok yayının düştüğü tuzağa düşmeyerek gerçek “özne”nin kim olduğunu bizlere hatırlatıyor.
“Önemli… inandırıcı ve teşvik edici bir siyasi proje için ufuk açıcı bir bakış açısı.”
– Görkem Giray, Marx & Philosophy Review of Books
“Benanav, otomasyonun işi ortadan kaldırdığı fikrini inceliyor ve çürütüyor… Robotların tüm işi yapmasını beklememize gerek yok; neye ihtiyacımız olduğuna kolektif olarak karar verebilir, sonrasında ise bunu başarmak için ekonomiyi planlayabiliriz.”
– Paris Marx, Passage
“Ütopik ufuklarımızı açık bir şekilde göz önünde bulundurarak çağdaş manzarayı aklı başında bir şekilde değerlendirmeyi başaran nadir kitaplardan biri. Bu, teknoloji ve iş konusundaki güncel tartışmalara önemli bir müdahale ve kapitalist çürümenin tek gelecek olmadığına inanan herkes için mutlaka okunması gereken bir kitap.”
– Nick Srnicek, Platform Capitalism’inin yazarı
Gelişen otomasyon teknolojilerinin işyerleri ve emek (piyasası) üzerindeki etkilerini nasıl değerlendirmek gerekir? Küresel emek talebini baskılayan şey teknoloji kaynaklı iş yıkımı mıdır? Üretimin tam otomasyonu (şayet mümkünse) bizleri kıtlık sonrası bir geleceğe ulaştırabilecek mi?
Aaron Benanav bu sorulara yanıt ararken süreğen düşük emek talebine odaklanarak son elli yılda dünya ekonomisine ve işgücüne olanların kısa bir tarihini ortaya koymaya çalışıyor. Tarihsel ve kuramsal yolculuğunda otomasyon kuramcılarının da sıklıkla uğrağı olan bilim kurgu edebiyatını ziyaret ediyor ve mevcut gerçekliğimizin zenginlerin korunaklı, iklim denetimli topluluklarda yaşadığı, geri kalanımızın geleceği olmayan işlerde çalışarak, akıllı telefonlarda video oyunlar oynayarak zamanımızı çarçur ettiği, sokak satıcılarının ve çekçek çekicilerinin kafalarının üzerinde uçan mikro drone’ların olduğu sıcak bir gezegen olarak distopik bilim kurgulara benzediğini belirtiyor.
Benanav, kıtlık sonrası dünyaya bizi götürecek olanın ne teknolojik ilerleme ne de teknokratik reformun olacağını, bunu ancak toplumsal yaşamın radikal bir yeniden yapılanmasını zorlayan toplumsal hareketlerin baskısının yapabileceğini belirtiyor ve tekno-belirlenimci popüler pek çok yayının düştüğü tuzağa düşmeyerek gerçek “özne”nin kim olduğunu bizlere hatırlatıyor.
“Önemli… inandırıcı ve teşvik edici bir siyasi proje için ufuk açıcı bir bakış açısı.”
– Görkem Giray, Marx & Philosophy Review of Books
“Benanav, otomasyonun işi ortadan kaldırdığı fikrini inceliyor ve çürütüyor… Robotların tüm işi yapmasını beklememize gerek yok; neye ihtiyacımız olduğuna kolektif olarak karar verebilir, sonrasında ise bunu başarmak için ekonomiyi planlayabiliriz.”
– Paris Marx, Passage
“Ütopik ufuklarımızı açık bir şekilde göz önünde bulundurarak çağdaş manzarayı aklı başında bir şekilde değerlendirmeyi başaran nadir kitaplardan biri. Bu, teknoloji ve iş konusundaki güncel tartışmalara önemli bir müdahale ve kapitalist çürümenin tek gelecek olmadığına inanan herkes için mutlaka okunması gereken bir kitap.”
– Nick Srnicek, Platform Capitalism’inin yazarı