Kız Kulesi olmadan bir İstanbul düşünebilir miyiz? Yahut kapısız, çeşmelerinden bir avuç su içmediğimiz, korularında sefa sürmediğimiz, kasırlarında gezmediğimiz bir İstanbul’u neyleriz? Başımızı göğe çevirip de dikili taşlarına hayranlıkla bakmadığımız, günün ilk ışıklarının köprü çizgilerinden belirmediği bir İstanbul hayal etmek mümkün müdür? Bu kenti sursuz, duvarsız düşünebilir miyiz? Siluetsiz, tatsız tuzsuz olmaz mı o vakit? Tadı tuzu getiren, İstanbul’un nişanı, alametifarikası, kent kültürünün özü işte bu anıtlardır.
Sennur Sezer ve Adnan Özyalçıner, anıtları öyküleriyle birlikte yazdıkları bu eserde taşa toprağa insanı katıyor; şehrin harcına belleğimizi, anıları, hayalleri karıyorlar.
Öyküleriyle İstanbul Anıtları’nın kılavuzluğunda Galata Kulesi’ne çıkıp Yerebatan Sarayı’na inecek, Taksim Cumhuriyet Anıtı’ndan Haydarpaşa Garı’na, Kırmızı Mektep’e şehri bir baştan bir başa dolaşacak, yorulunca Kamondo Merdivenleri’ne oturacaksınız. Belki bir fotoğraf bile çektireceksiniz! Bu kitabı okuduğunuzda, İstanbul’u yeniden keşfedecek, daha bir İstanbullu olacaksınız…
Kız Kulesi olmadan bir İstanbul düşünebilir miyiz? Yahut kapısız, çeşmelerinden bir avuç su içmediğimiz, korularında sefa sürmediğimiz, kasırlarında gezmediğimiz bir İstanbul’u neyleriz? Başımızı göğe çevirip de dikili taşlarına hayranlıkla bakmadığımız, günün ilk ışıklarının köprü çizgilerinden belirmediği bir İstanbul hayal etmek mümkün müdür? Bu kenti sursuz, duvarsız düşünebilir miyiz? Siluetsiz, tatsız tuzsuz olmaz mı o vakit? Tadı tuzu getiren, İstanbul’un nişanı, alametifarikası, kent kültürünün özü işte bu anıtlardır.
Sennur Sezer ve Adnan Özyalçıner, anıtları öyküleriyle birlikte yazdıkları bu eserde taşa toprağa insanı katıyor; şehrin harcına belleğimizi, anıları, hayalleri karıyorlar.
Öyküleriyle İstanbul Anıtları’nın kılavuzluğunda Galata Kulesi’ne çıkıp Yerebatan Sarayı’na inecek, Taksim Cumhuriyet Anıtı’ndan Haydarpaşa Garı’na, Kırmızı Mektep’e şehri bir baştan bir başa dolaşacak, yorulunca Kamondo Merdivenleri’ne oturacaksınız. Belki bir fotoğraf bile çektireceksiniz! Bu kitabı okuduğunuzda, İstanbul’u yeniden keşfedecek, daha bir İstanbullu olacaksınız…