Öykü nedir? Başlangıç ve bitiş arasında dans eden bir anlamlar yumağı mı, yoksa zaman ve mekânın ötesinde, belleğimizde yankılanan ikinci bir gerçeklik mi? Ali Necip Erdoğan, edebiyatın en zarif formu olan öyküye dair düşüncelerini bu dikkat çekici eserde bir araya getiriyor ve öykü teorisine katkıda bulunuyor.
Öykünün Ontolojisi okuruna, öykünün yapı taşlarını en temel seviyede sorgulatırken, klasik hikâye anlayışından öykü türünün gelişimine; belleğin sarmalından bilinç ve mesafeye, metnin geometrisinden estetiğine kadar tüm unsurları ve kavramları cesurca ele alıyor. Türün tarih boyunca nasıl şekillendiğini, bir form olarak öykünün nasıl inşa edildiğini ve zihinsel süreçlerin öykünün akışını nasıl belirlediğini irdeleyerek, kadim ve modern anlatı biçimlerini inceliyor. Geleneksel kahramanın yolculuğundan, modern insanın zihinsel kaosuna kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan bu kitap, öykünün hem bir sanat dalı hem de bir varoluş biçimi olarak nasıl bir serüven izlediğini gösteriyor.
Öykü nedir? Başlangıç ve bitiş arasında dans eden bir anlamlar yumağı mı, yoksa zaman ve mekânın ötesinde, belleğimizde yankılanan ikinci bir gerçeklik mi? Ali Necip Erdoğan, edebiyatın en zarif formu olan öyküye dair düşüncelerini bu dikkat çekici eserde bir araya getiriyor ve öykü teorisine katkıda bulunuyor.
Öykünün Ontolojisi okuruna, öykünün yapı taşlarını en temel seviyede sorgulatırken, klasik hikâye anlayışından öykü türünün gelişimine; belleğin sarmalından bilinç ve mesafeye, metnin geometrisinden estetiğine kadar tüm unsurları ve kavramları cesurca ele alıyor. Türün tarih boyunca nasıl şekillendiğini, bir form olarak öykünün nasıl inşa edildiğini ve zihinsel süreçlerin öykünün akışını nasıl belirlediğini irdeleyerek, kadim ve modern anlatı biçimlerini inceliyor. Geleneksel kahramanın yolculuğundan, modern insanın zihinsel kaosuna kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan bu kitap, öykünün hem bir sanat dalı hem de bir varoluş biçimi olarak nasıl bir serüven izlediğini gösteriyor.
