Türk edebiyatı, bin yıldan beri Türkiye ve Türkistan sahalarında olmak üzere iki farklı coğrafyada birbirine paralel şekilde tıpkı Sırderya ve Amuderya gibi iki büyük damar hâlinde Nevâyi ve Fuzûlî zirvelerinden süzülerek gönül havzamıza akmaktadır.
Edebiyatımız, elbette başka coğrafyalarda akmaya devam eden başka kollardan da beslenmektedir. Merkezî Türkistan coğrafyasında akan edebiyata bugün Özbek Türk edebiyatı diyoruz.
Bu kitapta, Özbek edebiyatının 20. yüzyılda yetiştirdiği önemli birkaç edebî şahsiyetin hayat hikâyeleri ve eserleri hakkında kaleme alınmış yazılar bulunmaktadır. Bunlar, hem Cedit döneminde, hem de Sovyet döneminde eserler vermişlerdir.
Elbette 20. yüzyıl Özbek edebiyatı söz konusu yazılarda anlatılanlardan ibaret değildir. Temsil kabiliyeti bulunan başka yazar ve şairler de aynı şekilde ele alınmalı ve onların da hayat hikâyeleri yazılmalı ve eserleri incelenmelidir.
Böylece bu edebiyatın macerası, yeni yazılarla daha teferruatlı bir şekilde tanıtılmalıdır. Ancak tanıtmaya çalıştığımız şair ve yazarlar, Özbek edebiyatının 20. yüzyıldaki macerasını ana hatlarıyla ifade etmektedir. Bu kitabın, 20. yüzyıl Özbek edebiyatının Türkiye’de tanıtılmasına bir nebze de olsa katkıda bulunacağı ümit edilmektedir.
Türk edebiyatı, bin yıldan beri Türkiye ve Türkistan sahalarında olmak üzere iki farklı coğrafyada birbirine paralel şekilde tıpkı Sırderya ve Amuderya gibi iki büyük damar hâlinde Nevâyi ve Fuzûlî zirvelerinden süzülerek gönül havzamıza akmaktadır.
Edebiyatımız, elbette başka coğrafyalarda akmaya devam eden başka kollardan da beslenmektedir. Merkezî Türkistan coğrafyasında akan edebiyata bugün Özbek Türk edebiyatı diyoruz.
Bu kitapta, Özbek edebiyatının 20. yüzyılda yetiştirdiği önemli birkaç edebî şahsiyetin hayat hikâyeleri ve eserleri hakkında kaleme alınmış yazılar bulunmaktadır. Bunlar, hem Cedit döneminde, hem de Sovyet döneminde eserler vermişlerdir.
Elbette 20. yüzyıl Özbek edebiyatı söz konusu yazılarda anlatılanlardan ibaret değildir. Temsil kabiliyeti bulunan başka yazar ve şairler de aynı şekilde ele alınmalı ve onların da hayat hikâyeleri yazılmalı ve eserleri incelenmelidir.
Böylece bu edebiyatın macerası, yeni yazılarla daha teferruatlı bir şekilde tanıtılmalıdır. Ancak tanıtmaya çalıştığımız şair ve yazarlar, Özbek edebiyatının 20. yüzyıldaki macerasını ana hatlarıyla ifade etmektedir. Bu kitabın, 20. yüzyıl Özbek edebiyatının Türkiye’de tanıtılmasına bir nebze de olsa katkıda bulunacağı ümit edilmektedir.