Henüz 20 yaşında bile değiller. İsimleri Claude, Charles, Boris, Damira, Marius, Rosine, Jeannot. İspanyol, Polonyalı, İtalyan, Romanyalı. Karınları boş, kafaları ergenlik hayalleri ve kaygılarıyla dolu. İşgal altındaki İkinci Dünya Savaşı Fransa'sında gölgeler ve korku içinde yaşıyorlar. Sürgün edilmiş, yetim bırakılmış, barbarlık ve şiddete yenik düşmüş bir dünyada zulüm görüyorlar.
Onlar 35. Tugay'ın, başka bir deyişle özgürlüğün çocukları. Bu sadece onların değil hepimizin hikâyesi.
Onların cesareti ve sınır tanımazlıkları, aşka ve maceraya olan tutkuları, geleceğe bir umut hikâyesi
yazma hevesleri ve adalete duydukları açlıktan oluşuyor. Herkesin var olma ve sevme hakkını
onaylamak için ölüme meydan okuyabilenlerin fedakârlıklarını açıkça ortaya koyuyor.
Marc Levy, dokunaklı bir romanla babası Raymond ve yoldaşlarının olağanüstü destanına hayat veriyor.
Yazılarında her zaman yaşanmış olan duyguların saflığına olan mutlak inancıyla Levy, nesiller boyu süren bir aşk hikâyesinin evrensel anlamını kutluyor.
Henüz 20 yaşında bile değiller. İsimleri Claude, Charles, Boris, Damira, Marius, Rosine, Jeannot. İspanyol, Polonyalı, İtalyan, Romanyalı. Karınları boş, kafaları ergenlik hayalleri ve kaygılarıyla dolu. İşgal altındaki İkinci Dünya Savaşı Fransa'sında gölgeler ve korku içinde yaşıyorlar. Sürgün edilmiş, yetim bırakılmış, barbarlık ve şiddete yenik düşmüş bir dünyada zulüm görüyorlar.
Onlar 35. Tugay'ın, başka bir deyişle özgürlüğün çocukları. Bu sadece onların değil hepimizin hikâyesi.
Onların cesareti ve sınır tanımazlıkları, aşka ve maceraya olan tutkuları, geleceğe bir umut hikâyesi
yazma hevesleri ve adalete duydukları açlıktan oluşuyor. Herkesin var olma ve sevme hakkını
onaylamak için ölüme meydan okuyabilenlerin fedakârlıklarını açıkça ortaya koyuyor.
Marc Levy, dokunaklı bir romanla babası Raymond ve yoldaşlarının olağanüstü destanına hayat veriyor.
Yazılarında her zaman yaşanmış olan duyguların saflığına olan mutlak inancıyla Levy, nesiller boyu süren bir aşk hikâyesinin evrensel anlamını kutluyor.