Bu derlemeyi oluşturan yazılarda ortaya çıkan ana izlek, Marksizmin kadim bir yapısal sorunu, bir iç gerilimi: Yapı-özne, nesnellik-öznellik, belirlenimcilik-iradecilik, varlık-bilinç gibi ikiliklerle ifade edilebilecek bu gerilim, günümüzde de Marksizmin ve daha genel olarak eleştirel toplum kuramlarının gündeminde önemini korumaya devam ediyor. Bunun yanı sıra, özgürleşmeci, radikal ya da sol olarak adlandırılabilecek teorilerde, toplumsal yapıların nesnelliği, genel bir tarih kavrayışı ve kolektif özneler karşısında öznelcilik, rastlantısallık/bilinemezcilik ve tikelcilik hükmünü sürdürürken, bir yandan da bu eğilimlerin on yıl kadar öncesine göre itibar kaybettiğini, özgürleşme politikalarının önünü açacak teorik arayışların daha görünür hale geldiğini saptamak mümkün. Okuyacağınız yazılarda, hem postmodernist teorilerde olgun biçimine bürünmüş olan söz konusu eğilimlerin gerilere, yapısalcılık-sonrası teorisyenlere, Laclau ve Mouffe ile Althusser’e doğru izi sürülüyor; hem de sınıf bilinci, şeyleşme, ideoloji ve hegemonya gibi kavramlarıyla Lukacs ile Gramsci’nin bu sorunsala yaptıkları teorik müdahaleler ele alınıyor.
Bu derlemeyi oluşturan yazılarda ortaya çıkan ana izlek, Marksizmin kadim bir yapısal sorunu, bir iç gerilimi: Yapı-özne, nesnellik-öznellik, belirlenimcilik-iradecilik, varlık-bilinç gibi ikiliklerle ifade edilebilecek bu gerilim, günümüzde de Marksizmin ve daha genel olarak eleştirel toplum kuramlarının gündeminde önemini korumaya devam ediyor. Bunun yanı sıra, özgürleşmeci, radikal ya da sol olarak adlandırılabilecek teorilerde, toplumsal yapıların nesnelliği, genel bir tarih kavrayışı ve kolektif özneler karşısında öznelcilik, rastlantısallık/bilinemezcilik ve tikelcilik hükmünü sürdürürken, bir yandan da bu eğilimlerin on yıl kadar öncesine göre itibar kaybettiğini, özgürleşme politikalarının önünü açacak teorik arayışların daha görünür hale geldiğini saptamak mümkün. Okuyacağınız yazılarda, hem postmodernist teorilerde olgun biçimine bürünmüş olan söz konusu eğilimlerin gerilere, yapısalcılık-sonrası teorisyenlere, Laclau ve Mouffe ile Althusser’e doğru izi sürülüyor; hem de sınıf bilinci, şeyleşme, ideoloji ve hegemonya gibi kavramlarıyla Lukacs ile Gramsci’nin bu sorunsala yaptıkları teorik müdahaleler ele alınıyor.