O, on üç yıldır hayatımızın bir parçası. ‘Bana bir kaldıraç verin dünyayı yerinden oynatayım’ misali, on üç yıldır kapitalizmin güdümündeki tıbbın, ilaç ve gıda endüstrisinin yozlaştırdığı, deforme ettiği anlayışla savaşıyor. On üç yıldır, yanlış bilgilerle zehirlenenlere Panzehir oluyor. On üç yıldır Türkiye’nin gündeminde en çok konuşulan, sözlerine en çok değer verilen, en çok tartışılan insanlardan biri. Yaptığı açıklamalara önce karşı çıkanlar olsa da
sonunda hep o haklı çıktı. O, aslında bu ülkede kendi devrimini yaptı, bu adeta bir halk hareketiydi ve diğerleri, onun peşinden kendi seslerini oluşturdular. O, Türkiye’de sağlığa bakışı kökten değiştirdi, onunki kadim tıp ışığında bir halk sağlığı mücadelesi. Bu herkese nasip olmaz. Canan Hoca bedenimize, bedenimizin işleyişine, ihtiyaçlarına, hastalıklarımıza, bakterilerimize, kilolarımıza, yediklerimize ve ilaç diye içtiklerimize, beden dediğimiz bu nimete yeniden bakmamızı sağladı. Yaşam biçimimizi gözden geçirip zararlı kimyasallardan uzaklaşmamızı da... Onunla hastalıklardan kurtulduk, onlarca kilo verdik, mutfağımızı ve evimizi onunla yeniden organize ettik, çocuklarımızı onun söyledikleriyle beslemeye çalıştık. Biz Canan Hoca’yı sevdik, ona inandık, güvendik, evimizin köşesinde ona bir yer verdik. Her evde ayrı bir koltuğu oldu; kimisi abla, kimisi anne, kimisi teyze, kimisi anneanne, kimisi babaanne, kimisi bizim profesör diyerek benimsedi onu 7’den 70’e… Bu kitapla Canan Hoca’nın bambaşka bir yanına, hayatına tanık olacaksınız. Çocukluğu, ilk anıları, acısını çektikleri, öğrendikleri, sevdikleri, gezdikleri, ille de
mücadeleleri… Çalışmaktan, öğrenmekten hiçbir zaman yılmamış, sahip olduklarını paylaşmayı yüce bir değer olarak gören ve hayatını ailesine ve mesleğine adayan bir tıp insanının, bir annenin, bir kadının hayat hikâyesini okuyacaksınız. “İnsan bir bütündür,” dedi Canan Hoca, “ruhu da bir bütündür” ve bize bizi bu bütünlük
içinde anlattı, biz, kendimizi bu bütünlük içinde görmeyi öğreniyoruz. Evet, biz Canan Hoca’nın değerini biliyoruz ve onu çok seviyoruz.
O, on üç yıldır hayatımızın bir parçası. ‘Bana bir kaldıraç verin dünyayı yerinden oynatayım’ misali, on üç yıldır kapitalizmin güdümündeki tıbbın, ilaç ve gıda endüstrisinin yozlaştırdığı, deforme ettiği anlayışla savaşıyor. On üç yıldır, yanlış bilgilerle zehirlenenlere Panzehir oluyor. On üç yıldır Türkiye’nin gündeminde en çok konuşulan, sözlerine en çok değer verilen, en çok tartışılan insanlardan biri. Yaptığı açıklamalara önce karşı çıkanlar olsa da
sonunda hep o haklı çıktı. O, aslında bu ülkede kendi devrimini yaptı, bu adeta bir halk hareketiydi ve diğerleri, onun peşinden kendi seslerini oluşturdular. O, Türkiye’de sağlığa bakışı kökten değiştirdi, onunki kadim tıp ışığında bir halk sağlığı mücadelesi. Bu herkese nasip olmaz. Canan Hoca bedenimize, bedenimizin işleyişine, ihtiyaçlarına, hastalıklarımıza, bakterilerimize, kilolarımıza, yediklerimize ve ilaç diye içtiklerimize, beden dediğimiz bu nimete yeniden bakmamızı sağladı. Yaşam biçimimizi gözden geçirip zararlı kimyasallardan uzaklaşmamızı da... Onunla hastalıklardan kurtulduk, onlarca kilo verdik, mutfağımızı ve evimizi onunla yeniden organize ettik, çocuklarımızı onun söyledikleriyle beslemeye çalıştık. Biz Canan Hoca’yı sevdik, ona inandık, güvendik, evimizin köşesinde ona bir yer verdik. Her evde ayrı bir koltuğu oldu; kimisi abla, kimisi anne, kimisi teyze, kimisi anneanne, kimisi babaanne, kimisi bizim profesör diyerek benimsedi onu 7’den 70’e… Bu kitapla Canan Hoca’nın bambaşka bir yanına, hayatına tanık olacaksınız. Çocukluğu, ilk anıları, acısını çektikleri, öğrendikleri, sevdikleri, gezdikleri, ille de
mücadeleleri… Çalışmaktan, öğrenmekten hiçbir zaman yılmamış, sahip olduklarını paylaşmayı yüce bir değer olarak gören ve hayatını ailesine ve mesleğine adayan bir tıp insanının, bir annenin, bir kadının hayat hikâyesini okuyacaksınız. “İnsan bir bütündür,” dedi Canan Hoca, “ruhu da bir bütündür” ve bize bizi bu bütünlük
içinde anlattı, biz, kendimizi bu bütünlük içinde görmeyi öğreniyoruz. Evet, biz Canan Hoca’nın değerini biliyoruz ve onu çok seviyoruz.