“Öyle sanıyorum ki siz, insanlara yardım etme maskesi altında kendi mutluluğunuzu aramakla meşgulsünüz. Fakat inanın bana... Çok gezmiş ve çok görmüş bir adam olarak söylüyorum ki mutluluğu insanlara hükmetmekte bulamazsınız! Bizler, sizlerden çok daha kalabalık olan, hürriyeti seven insanlar, birkaç gözü dönmüş kral, dük ya da rahip için hayatımızı ve saadetimizi feda etmek istemiyoruz.”
III. Henri’nin ölümü taht mücadelesinde yeni bir sayfa açar. Zira III. Henri ölmeden önce Papa V. Sixtus’a gönderdiği mektupta, tahta Fransız bir Protestan’ın, Henri de Béarn’in geçmesindense, Katolik bir İspanyol’un, II. Felipe’nin geçmesinin daha iyi olduğunu yazmıştır. Bunun üzerine kılıçlar yine çekilir ve Fransa’dan İtalya’ya, oradan da İspanya’ya uzanan büyük bir macera başlar.
Bu maceranın merkezinde Pardaillan ve Fausta vardır. Fausta papalık iddiasından vazgeçmiş, Fransa’da istediği güce kavuşamamış olsa da, III. Henri’nin mektubunu ele geçirerek, şansını bu kez İspanya’da denemeye karar verir. Pardaillan ise ülkesinin ve halkının iyiliği için onun peşine düşer.
Fausta, Pardaillan’a saplantılı derece âşıktır, ama ondan nefret eder. Tek zayıf yönünün Pardaillan olduğunu düşündüğü için onu her fırsatta öldürmeye çalışır. Vaktiyle aralarında geçen yakınlaşmadan bir bebek sahibi olduğu halde yapacağından geri durmaz.
Gizli dehlizler, boğa güreşleri, aşk ve engizisyon mahkemeleri ile çevrili olan bu macerada, dünyanın en ünlü şövalyesi Don Kişot’un yazarı Cervantes’i de Pardaillan’ın yanında kılıç savururken göreceksiniz, şimdiden söylemesi.
“Öyle sanıyorum ki siz, insanlara yardım etme maskesi altında kendi mutluluğunuzu aramakla meşgulsünüz. Fakat inanın bana... Çok gezmiş ve çok görmüş bir adam olarak söylüyorum ki mutluluğu insanlara hükmetmekte bulamazsınız! Bizler, sizlerden çok daha kalabalık olan, hürriyeti seven insanlar, birkaç gözü dönmüş kral, dük ya da rahip için hayatımızı ve saadetimizi feda etmek istemiyoruz.”
III. Henri’nin ölümü taht mücadelesinde yeni bir sayfa açar. Zira III. Henri ölmeden önce Papa V. Sixtus’a gönderdiği mektupta, tahta Fransız bir Protestan’ın, Henri de Béarn’in geçmesindense, Katolik bir İspanyol’un, II. Felipe’nin geçmesinin daha iyi olduğunu yazmıştır. Bunun üzerine kılıçlar yine çekilir ve Fransa’dan İtalya’ya, oradan da İspanya’ya uzanan büyük bir macera başlar.
Bu maceranın merkezinde Pardaillan ve Fausta vardır. Fausta papalık iddiasından vazgeçmiş, Fransa’da istediği güce kavuşamamış olsa da, III. Henri’nin mektubunu ele geçirerek, şansını bu kez İspanya’da denemeye karar verir. Pardaillan ise ülkesinin ve halkının iyiliği için onun peşine düşer.
Fausta, Pardaillan’a saplantılı derece âşıktır, ama ondan nefret eder. Tek zayıf yönünün Pardaillan olduğunu düşündüğü için onu her fırsatta öldürmeye çalışır. Vaktiyle aralarında geçen yakınlaşmadan bir bebek sahibi olduğu halde yapacağından geri durmaz.
Gizli dehlizler, boğa güreşleri, aşk ve engizisyon mahkemeleri ile çevrili olan bu macerada, dünyanın en ünlü şövalyesi Don Kişot’un yazarı Cervantes’i de Pardaillan’ın yanında kılıç savururken göreceksiniz, şimdiden söylemesi.