Emile François Zola (1840 - 1902), Fransız yazardır.
Değişik edebi türlerde eserler veren Emile Zola, dünya edebiyatının en ünlü yazarları arasında yer almaktadır. Eserlerinde Fransız toplumunun sorunlarını ayrıntılı şekilde dile getirmiş ve 1880'de edebiyata yeni giren natüralizm akımına öncülük etmiştir.
"Paris", Zola'nın eşsiz anlatımıyla, toplumsal meselelere ışık tutuyor ve insan ruhunun karmaşık yapısını gözler önüne seriyor. Bu eser, sadece bir tarihi roman değil, aynı zamanda insanlık durumunun derin bir analizi. Zola, bu romanda hayatın ve tarihin iç içe geçtiği bir roman örgüsüyle okuyucularını hem düşündürüyor hem de bilimin geleceği aşama ve yaratacağı sonuçlarına önsezileriyle yüz yıl öncesinden edebiyat yoluyla zihin açıyor.
“Pierre, bütün bu adaletsizlik ve acı yığınını, aşağıda yoksulluk ve suç, yukarıda zenginlik ve ahlaksızlık içinde olup bitenleri düşündükçe büyük bir ürperti duyuyordu. İktidarı elinde tutan burjuvazi, fethettiği, tamamen çaldığı egemenlikten hiçbir şey bırakmazken, ebedi enayi olan halk, uzun zamandır sessizdi, yumruklarını sıkıyor ve meşru payını talep ederek hırlıyordu. Büyüyen kasveti öfkeyle dolduran da işte bu korkunç adaletsizlikti. Hangi kara göğüslü buluttan yıldırım düşecekti? ”
Dorlion Yayınları olarak 1898 yılında yayımlanan bu değerli romanı Türkçeye ilk defa tercüme ederek değerli okurlarımızla buluşturmaktan mutluyuz
Emile François Zola (1840 - 1902), Fransız yazardır.
Değişik edebi türlerde eserler veren Emile Zola, dünya edebiyatının en ünlü yazarları arasında yer almaktadır. Eserlerinde Fransız toplumunun sorunlarını ayrıntılı şekilde dile getirmiş ve 1880'de edebiyata yeni giren natüralizm akımına öncülük etmiştir.
"Paris", Zola'nın eşsiz anlatımıyla, toplumsal meselelere ışık tutuyor ve insan ruhunun karmaşık yapısını gözler önüne seriyor. Bu eser, sadece bir tarihi roman değil, aynı zamanda insanlık durumunun derin bir analizi. Zola, bu romanda hayatın ve tarihin iç içe geçtiği bir roman örgüsüyle okuyucularını hem düşündürüyor hem de bilimin geleceği aşama ve yaratacağı sonuçlarına önsezileriyle yüz yıl öncesinden edebiyat yoluyla zihin açıyor.
“Pierre, bütün bu adaletsizlik ve acı yığınını, aşağıda yoksulluk ve suç, yukarıda zenginlik ve ahlaksızlık içinde olup bitenleri düşündükçe büyük bir ürperti duyuyordu. İktidarı elinde tutan burjuvazi, fethettiği, tamamen çaldığı egemenlikten hiçbir şey bırakmazken, ebedi enayi olan halk, uzun zamandır sessizdi, yumruklarını sıkıyor ve meşru payını talep ederek hırlıyordu. Büyüyen kasveti öfkeyle dolduran da işte bu korkunç adaletsizlikti. Hangi kara göğüslü buluttan yıldırım düşecekti? ”
Dorlion Yayınları olarak 1898 yılında yayımlanan bu değerli romanı Türkçeye ilk defa tercüme ederek değerli okurlarımızla buluşturmaktan mutluyuz