Ojelerimi tırnaklarımla soydum
Ki rengarenk umutlar pastel artıklara
Geride kalmış, kuru kitap arası nidalara
Yüzünü hiç bahşetmemiş kadınlara
Gözlerinin önünde çıplak tırnaklarımı sundum.
Aldırış etmedi artık herkesinkini andıran ellerimi gören, Yolun ortasında durmuş kendiliğinden.
Sımsıkı yarıladım düğümleri mutluluğun ardından, Dahası körleşmek için iyice kapadım gözlerimi.
Sesini duydum yanımdan geçerken
Gördü belki ama yine de tanımadı beni.
Perdelerin arasında gizlenen gözler, yalnız başına kaldıkça ve yalnızlaştıkça kendini tanıyor ve açılıyor aynaya... Kendine açılıyor gözler ve kendini seyir ediyor. İrem Turhan’ın şiiri, kendi bedeninden çıkıp özlemle seyir ediyor kendini... Anlatmak istediği, ama daha çok anlamlandırmak istediği; içinde daha kimlik bulmamış olan potansiyeli...
Melankolik yalnızlığına şekil veren, bu “anlam öncesi” duygu dalgalanımları. Duyguların sahile vuruşu ve çekilişi... Geriye kalan ise yorulmuş ve unufak olmuş kumsal dinginliği...
Ojelerimi tırnaklarımla soydum
Ki rengarenk umutlar pastel artıklara
Geride kalmış, kuru kitap arası nidalara
Yüzünü hiç bahşetmemiş kadınlara
Gözlerinin önünde çıplak tırnaklarımı sundum.
Aldırış etmedi artık herkesinkini andıran ellerimi gören, Yolun ortasında durmuş kendiliğinden.
Sımsıkı yarıladım düğümleri mutluluğun ardından, Dahası körleşmek için iyice kapadım gözlerimi.
Sesini duydum yanımdan geçerken
Gördü belki ama yine de tanımadı beni.
Perdelerin arasında gizlenen gözler, yalnız başına kaldıkça ve yalnızlaştıkça kendini tanıyor ve açılıyor aynaya... Kendine açılıyor gözler ve kendini seyir ediyor. İrem Turhan’ın şiiri, kendi bedeninden çıkıp özlemle seyir ediyor kendini... Anlatmak istediği, ama daha çok anlamlandırmak istediği; içinde daha kimlik bulmamış olan potansiyeli...
Melankolik yalnızlığına şekil veren, bu “anlam öncesi” duygu dalgalanımları. Duyguların sahile vuruşu ve çekilişi... Geriye kalan ise yorulmuş ve unufak olmuş kumsal dinginliği...