Eleştirel eğitimciler, günümüzde kamusal alanı devletin neo-liberalizm ve emperyalizm pratikleriyle ve küreselleşmiş kapitalizm canavarıyla bütünleşmesine karşı savunmak için gayretkeş bir mücadele veriyorlar... Mevcut tarihsel anın merkezi uzlaşmazlığı, Şimdi tereddütsüz imparatorluk diyebileceğimiz uzlaşmazlıktır.
İmparatorluğun en ateşli elebaşları ve müzmin savunucuları arasında küresel barışı ve özgürlüğü neoliberalizmin serbest ticaret amentüsüyle eşitleyenler yer almaktadır. Halihazırdaki Birleşik Devletler'in imparatorluğa doğru yönelişinin, emperyalizmin ilk devrelerini sürüp götüren aynı katılaşmış mantığı -sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesi- izlediğini iddia etmek, haddini aşmak olmaz.
Bugünün emperyalizmine dair farklı olan şey, Lenin'in zamanınkinin aksine, bugünkü emperyalizmin sadece özel finansal sermaye içinde değil, fakat devlet finans sermayesi içinde de kökleşmesidir... Eleştirel Pedagoji Evrensel Bir Kurtuluş Anlatısı Olduğu İçin (en azından postmodernist ve neoliberallerin ehlileştirme denemelerinden kaçabilen biçimleri), sağ kanat ve sol kanadın politikalarına, hem Batı eğitim sisteminin sömürgeciliğinin yeniden dirilmesi anlamına geldiği hem de sosyal dönüşüm talepleri olmadığı için karşı çıkar.
Eleştirel pedagojiyi suçlayanlar, onun işçi sınıfı zaferine duyduğu inancın kaba bir ekonomik belirlenimcilikten kaynaklandığını, artık tedavülden kalktığını söyleyerek bu inancın, Fukuyama'nın (1989) kapitalizmin diş çıkarma ağrılarının bittiğini ve monarşi, faşizm ve komünizme karşı zafer kazandığını ilan etmesinden çok önce yıkılması gerektiğini iddia ederler...
Eleştirel pedagojiyi Marx'ın politik ekonomi eleştirilerine dayandırmak, eğitimcilere değer yasası, özel mülkiyet ve yatırılan sermayenin geri dönüşü biçiminde kapitalist topluma içkin olan insan emeği sömürüsüne meydan okumaları fırsatını verecektir. Ve bu bakış aynı zamanda, Anglo dünyasının sivil haklar ve insan saygınlığını hiçe sayarak beyazların üstünlüğü anlayışını ve kapitalist ataerkillik politikalarını Latinler'e dayatmasına karşı çıkma olanağını da sunacaktır.
Eleştirel eğitimciler, günümüzde kamusal alanı devletin neo-liberalizm ve emperyalizm pratikleriyle ve küreselleşmiş kapitalizm canavarıyla bütünleşmesine karşı savunmak için gayretkeş bir mücadele veriyorlar... Mevcut tarihsel anın merkezi uzlaşmazlığı, Şimdi tereddütsüz imparatorluk diyebileceğimiz uzlaşmazlıktır.
İmparatorluğun en ateşli elebaşları ve müzmin savunucuları arasında küresel barışı ve özgürlüğü neoliberalizmin serbest ticaret amentüsüyle eşitleyenler yer almaktadır. Halihazırdaki Birleşik Devletler'in imparatorluğa doğru yönelişinin, emperyalizmin ilk devrelerini sürüp götüren aynı katılaşmış mantığı -sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesi- izlediğini iddia etmek, haddini aşmak olmaz.
Bugünün emperyalizmine dair farklı olan şey, Lenin'in zamanınkinin aksine, bugünkü emperyalizmin sadece özel finansal sermaye içinde değil, fakat devlet finans sermayesi içinde de kökleşmesidir... Eleştirel Pedagoji Evrensel Bir Kurtuluş Anlatısı Olduğu İçin (en azından postmodernist ve neoliberallerin ehlileştirme denemelerinden kaçabilen biçimleri), sağ kanat ve sol kanadın politikalarına, hem Batı eğitim sisteminin sömürgeciliğinin yeniden dirilmesi anlamına geldiği hem de sosyal dönüşüm talepleri olmadığı için karşı çıkar.
Eleştirel pedagojiyi suçlayanlar, onun işçi sınıfı zaferine duyduğu inancın kaba bir ekonomik belirlenimcilikten kaynaklandığını, artık tedavülden kalktığını söyleyerek bu inancın, Fukuyama'nın (1989) kapitalizmin diş çıkarma ağrılarının bittiğini ve monarşi, faşizm ve komünizme karşı zafer kazandığını ilan etmesinden çok önce yıkılması gerektiğini iddia ederler...
Eleştirel pedagojiyi Marx'ın politik ekonomi eleştirilerine dayandırmak, eğitimcilere değer yasası, özel mülkiyet ve yatırılan sermayenin geri dönüşü biçiminde kapitalist topluma içkin olan insan emeği sömürüsüne meydan okumaları fırsatını verecektir. Ve bu bakış aynı zamanda, Anglo dünyasının sivil haklar ve insan saygınlığını hiçe sayarak beyazların üstünlüğü anlayışını ve kapitalist ataerkillik politikalarını Latinler'e dayatmasına karşı çıkma olanağını da sunacaktır.