“24 Ekim 1975 tarihinde Innsbruck’taki Krinzinger Galerisi’nde dikkat çekici ve düşündürücü bir olay meydana geldi. Yugoslav sanatçı Marina Abramovic Lips of Thomas isimli performansını gerçekleştirdi. Performans, sanatçının kıyafetini tamamen çıkarmasıyla başladı. [...] Abramović ayağa kalktı ve kendi fotoğrafının asılı bulunduğu duvara doğru gitti. Sırtını duvara, yüzünü de seyircilere dönerek bir tıraş bıçağıyla göbeğine beş köşeli bir yıldız kazıdı. Kanlar fışkırıyordu. Sonra kırbacı eline aldı, seyirciye arkası dönük bir vaziyette kendi resminin altında diz çöktü ve sırtını çok sert bir şekilde kırbaçlamaya başladı. Kanayan kamçı izleri görünüyordu. Hemen sonrasında kollarını tamamen açarak buz kalıplarından oluşan bir çarmıhın üzerine yattı. Tavandan göbeğine doğrultulmuş elektrikli bir ısıtıcı asılıydı. Isıtıcının sıcaklığı vücuduna kazınmış yıldızı yeniden kanattı. [...] Bu eziyeti bozmaya hiçbir niyeti olmadan buz çarmıhının üzerinde otuz dakika daha kaldıktan sonra seyirciler onun çektiği acıya artık daha fazla dayanamadılar. Buz kalıplarına doğru hızlıca gittiler, elleriyle sanatçıyı çarmıhtan kaldırıp uzaklaştırdılar. Böylece seyirciler performansı sona erdirmiş oldular.”
Erika Fischer-Lichte Performatif Estetik ile özne-nesne ikiliğini doğuran geleneksel yapıt kavramı yerine seyircileri de kapsayan sanatsal olayların günümüz sanatı için belirleyici olduğunu savunmaktadır. Fischer-Lichte’nin kuramı hem geleneksel tiyatroyu hem de diğer sanat dallarını performatif bir düzlemde baştan aşağı yeniden değerlendirir. Performatif estetik sadece sanatçılar ve alımlayan kişiler, oyuncular ve seyirciler arasındaki ayrımı ortadan kaldırmaz, aynı zamanda sanatta varsayılan sınırları aşarak onun kültürel, siyasi ve sosyal alanlara nüfuz etmesini olanaklı kılar. Sanat ancak bu şekilde geçişken ve bir daha tekrarlanamayan olaylar biçiminde kavrandığı sürece bireysel ve toplumsal dönüşüme özgül bir katkı sunabilir.
“24 Ekim 1975 tarihinde Innsbruck’taki Krinzinger Galerisi’nde dikkat çekici ve düşündürücü bir olay meydana geldi. Yugoslav sanatçı Marina Abramovic Lips of Thomas isimli performansını gerçekleştirdi. Performans, sanatçının kıyafetini tamamen çıkarmasıyla başladı. [...] Abramović ayağa kalktı ve kendi fotoğrafının asılı bulunduğu duvara doğru gitti. Sırtını duvara, yüzünü de seyircilere dönerek bir tıraş bıçağıyla göbeğine beş köşeli bir yıldız kazıdı. Kanlar fışkırıyordu. Sonra kırbacı eline aldı, seyirciye arkası dönük bir vaziyette kendi resminin altında diz çöktü ve sırtını çok sert bir şekilde kırbaçlamaya başladı. Kanayan kamçı izleri görünüyordu. Hemen sonrasında kollarını tamamen açarak buz kalıplarından oluşan bir çarmıhın üzerine yattı. Tavandan göbeğine doğrultulmuş elektrikli bir ısıtıcı asılıydı. Isıtıcının sıcaklığı vücuduna kazınmış yıldızı yeniden kanattı. [...] Bu eziyeti bozmaya hiçbir niyeti olmadan buz çarmıhının üzerinde otuz dakika daha kaldıktan sonra seyirciler onun çektiği acıya artık daha fazla dayanamadılar. Buz kalıplarına doğru hızlıca gittiler, elleriyle sanatçıyı çarmıhtan kaldırıp uzaklaştırdılar. Böylece seyirciler performansı sona erdirmiş oldular.”
Erika Fischer-Lichte Performatif Estetik ile özne-nesne ikiliğini doğuran geleneksel yapıt kavramı yerine seyircileri de kapsayan sanatsal olayların günümüz sanatı için belirleyici olduğunu savunmaktadır. Fischer-Lichte’nin kuramı hem geleneksel tiyatroyu hem de diğer sanat dallarını performatif bir düzlemde baştan aşağı yeniden değerlendirir. Performatif estetik sadece sanatçılar ve alımlayan kişiler, oyuncular ve seyirciler arasındaki ayrımı ortadan kaldırmaz, aynı zamanda sanatta varsayılan sınırları aşarak onun kültürel, siyasi ve sosyal alanlara nüfuz etmesini olanaklı kılar. Sanat ancak bu şekilde geçişken ve bir daha tekrarlanamayan olaylar biçiminde kavrandığı sürece bireysel ve toplumsal dönüşüme özgül bir katkı sunabilir.