Tayvan’daki tüm büyük edebiyat ödüllerini kazanan Piyano Akortçusu aşk, kayıp, yarım kalan hayaller, müzik tutkusu hakkında bir ağıt.
Genç karısı için yas tutan dul bir adam. Ömür boyu sırlarla yaşayan bir piyano akortçusu. Akordu bozuk bir Steinway piyanosu. Taipei’de genelevlerin bulunduğu bir mahallenin karanlık bir apartman dairesinden karla kaplı New York’a uzanan, zaman ve kıtalar arasında geçen bir kendini keşfetme yolculuğu. Hikâyenin merkezindeki isimsiz anlatıcı bir piyano akortçusu. Kırklı yaşlarında, kel, çirkin ve ezik; ama bir zamanlar müzik dehası olan biri. Hangi ihanet ve hangi kalp kırıklığı onu bugünkü hâline getirdi?
Tayvan’da yıllardır “yazarın yazarı” olarak övgüler alan Chiang-Sheng Kuo bu kısa romanı Piyano Akortçusu’nda şaşırtıcı derecede güçlü bir anlatı kuruyor.
Bu kitap sesler üzerine. Rachmaninoff’tan Schubert’e, Glenn Gould’dan Sviatoslav Richter’e, kullanılmamış potansiyelden karşılıksız aşka hem müziğin hem de yüreğin seslerinin kitabı. Bu kısa roman Thomas Mann’ın Venedik’te Ölüm, Kazuo Ishiguro’nun Noktürnler ve Yasunari Kawabata’nın Karlar Ülkesi gibi başyapıtları akla getiren bir harmoni ve hassasiyetle, bir sanatçının “başarısızlık” portresini olduğu kadar müzik ve aşktaki nihai güzelliğin peşinden koşmayı da anlatıyor.
Tayvan’daki tüm büyük edebiyat ödüllerini kazanan Piyano Akortçusu aşk, kayıp, yarım kalan hayaller, müzik tutkusu hakkında bir ağıt.
Genç karısı için yas tutan dul bir adam. Ömür boyu sırlarla yaşayan bir piyano akortçusu. Akordu bozuk bir Steinway piyanosu. Taipei’de genelevlerin bulunduğu bir mahallenin karanlık bir apartman dairesinden karla kaplı New York’a uzanan, zaman ve kıtalar arasında geçen bir kendini keşfetme yolculuğu. Hikâyenin merkezindeki isimsiz anlatıcı bir piyano akortçusu. Kırklı yaşlarında, kel, çirkin ve ezik; ama bir zamanlar müzik dehası olan biri. Hangi ihanet ve hangi kalp kırıklığı onu bugünkü hâline getirdi?
Tayvan’da yıllardır “yazarın yazarı” olarak övgüler alan Chiang-Sheng Kuo bu kısa romanı Piyano Akortçusu’nda şaşırtıcı derecede güçlü bir anlatı kuruyor.
Bu kitap sesler üzerine. Rachmaninoff’tan Schubert’e, Glenn Gould’dan Sviatoslav Richter’e, kullanılmamış potansiyelden karşılıksız aşka hem müziğin hem de yüreğin seslerinin kitabı. Bu kısa roman Thomas Mann’ın Venedik’te Ölüm, Kazuo Ishiguro’nun Noktürnler ve Yasunari Kawabata’nın Karlar Ülkesi gibi başyapıtları akla getiren bir harmoni ve hassasiyetle, bir sanatçının “başarısızlık” portresini olduğu kadar müzik ve aşktaki nihai güzelliğin peşinden koşmayı da anlatıyor.