Kazakistan’ın Farab şehrinde doğan Farabi (872-950), İslam’ın altın çağı olarak nitelendirilen bir dönemde yaşamış filozof, bilim insanı, gökbilimci, mantıkçı ve müzisyendir. Siyaset felsefesini İslam’la birleştirmeye çalışan ilk isim olmuştur. Ayrıca felsefe ve mantık çalışmaları sayesinde Aristoteles’ten sonraki en büyük felsefi otorite olarak kabul edilmiş ve “İkinci Üstat” olarak anılmıştır.
Farabi, Aristoteles ve Platon’un klasik siyaset geleneğini yeniden canlandırabilmesi ve onu İslam’ın dinî ilkeleriyle aynı bağlama yerleştirebilmesi bakımından önemlidir. Aristoteles’in evren ve ruh görüşünü Yeni Platoncu metafizikle ve Platoncu siyasetle birleştirmiş, İslam düşüncesine eşsiz bir katkıda bulunmuştur.
Platon Felsefesi ve Aristoteles Felsefesi, bu büyük felsefi düşünceler henüz Batı’nın skolastik felsefesine dâhil edilmeden önce, bu iki filozofun temel fikirlerinin İslami sınırlar içinde nasıl kabul edildiği, nasıl anlaşıldığı ve nasıl geliştirildiğine dair değerli bir anlatım sunmaktadır.
Kazakistan’ın Farab şehrinde doğan Farabi (872-950), İslam’ın altın çağı olarak nitelendirilen bir dönemde yaşamış filozof, bilim insanı, gökbilimci, mantıkçı ve müzisyendir. Siyaset felsefesini İslam’la birleştirmeye çalışan ilk isim olmuştur. Ayrıca felsefe ve mantık çalışmaları sayesinde Aristoteles’ten sonraki en büyük felsefi otorite olarak kabul edilmiş ve “İkinci Üstat” olarak anılmıştır.
Farabi, Aristoteles ve Platon’un klasik siyaset geleneğini yeniden canlandırabilmesi ve onu İslam’ın dinî ilkeleriyle aynı bağlama yerleştirebilmesi bakımından önemlidir. Aristoteles’in evren ve ruh görüşünü Yeni Platoncu metafizikle ve Platoncu siyasetle birleştirmiş, İslam düşüncesine eşsiz bir katkıda bulunmuştur.
Platon Felsefesi ve Aristoteles Felsefesi, bu büyük felsefi düşünceler henüz Batı’nın skolastik felsefesine dâhil edilmeden önce, bu iki filozofun temel fikirlerinin İslami sınırlar içinde nasıl kabul edildiği, nasıl anlaşıldığı ve nasıl geliştirildiğine dair değerli bir anlatım sunmaktadır.