“Sizler şu dünyadaki kumlar gibisiniz. Güç sizdeyken fırtına gibi esiyorsunuz, zehirliyorsunuz, boğuyorsunuz, yok ediyorsunuz ama alacağınızı aldıktan sonra kumlara gömülüp yaptıklarınızı unutarak ölü gibi sessizce uyuyorsunuz.”
Çölleşmiş, batık halde bir dünya... Depremler, afetler ve kıtlık dünyadaki neredeyse tüm şehirleri yok etmişti. Sık sık oluşan kum fırtınaları, güneşten gelen zararlı ışınlar ve havadaki zararlı gazlar, kalan nüfusu da günden güne azaltıyordu. Yaşam süresi düşmüştü. Dünya yok olmanın eşiğindeydi. Portal dünya için tek şanstı.
Abdurrahman Aydınlı başka bir dünyanın çığlıklarını sayfalara taşıyor. Bu distopyada hayatta kalmak anlamsızdı. Ancak bir baba için hâlâ umut vardı.
“Sizler şu dünyadaki kumlar gibisiniz. Güç sizdeyken fırtına gibi esiyorsunuz, zehirliyorsunuz, boğuyorsunuz, yok ediyorsunuz ama alacağınızı aldıktan sonra kumlara gömülüp yaptıklarınızı unutarak ölü gibi sessizce uyuyorsunuz.”
Çölleşmiş, batık halde bir dünya... Depremler, afetler ve kıtlık dünyadaki neredeyse tüm şehirleri yok etmişti. Sık sık oluşan kum fırtınaları, güneşten gelen zararlı ışınlar ve havadaki zararlı gazlar, kalan nüfusu da günden güne azaltıyordu. Yaşam süresi düşmüştü. Dünya yok olmanın eşiğindeydi. Portal dünya için tek şanstı.
Abdurrahman Aydınlı başka bir dünyanın çığlıklarını sayfalara taşıyor. Bu distopyada hayatta kalmak anlamsızdı. Ancak bir baba için hâlâ umut vardı.