“Tiyatro, kaynağı ve hedef kitlesi gibi değişen ve dönüşen yapıya sahip bir sanattır. Özünde barındırdığı bu devingenliği, çağları ve ötesini kapsamasını sağlamaktadır. Tiyatro da, yaşam gibi, sürecin adıdır. Sürecin içinde barındırdığı değişim, dönüşüm, başkalaşım hiçbir dönemde, bu çağdaki kadar, eklektik, karmaşık ve tanımsız olmamıştır. Artık özne ‘şey’leşmiş; gerçek parçalanmıştır. Baudrillard’ın dediği gibi, Simülasyon ve Simülakr çağındayız. Gerçek, ‘kopya gerçek’ tarafından yok edilmiş, artık hiper-gerçeklik yaşamın her alanına nüfuz etmiştir. Bu çağ, homo için varoluşsal bir sorunsala dönüşse de bu kadim sanat için, yeni arayışların kışkırtıcı zemini haline gelmiştir. Emre Avşar’ın bu kitabı da, tam da bu kışkırtma üzerinden, tiyatroya dair yeni kapılar aralayan önemli bir araştırmadır.”
“Tiyatro, kaynağı ve hedef kitlesi gibi değişen ve dönüşen yapıya sahip bir sanattır. Özünde barındırdığı bu devingenliği, çağları ve ötesini kapsamasını sağlamaktadır. Tiyatro da, yaşam gibi, sürecin adıdır. Sürecin içinde barındırdığı değişim, dönüşüm, başkalaşım hiçbir dönemde, bu çağdaki kadar, eklektik, karmaşık ve tanımsız olmamıştır. Artık özne ‘şey’leşmiş; gerçek parçalanmıştır. Baudrillard’ın dediği gibi, Simülasyon ve Simülakr çağındayız. Gerçek, ‘kopya gerçek’ tarafından yok edilmiş, artık hiper-gerçeklik yaşamın her alanına nüfuz etmiştir. Bu çağ, homo için varoluşsal bir sorunsala dönüşse de bu kadim sanat için, yeni arayışların kışkırtıcı zemini haline gelmiştir. Emre Avşar’ın bu kitabı da, tam da bu kışkırtma üzerinden, tiyatroya dair yeni kapılar aralayan önemli bir araştırmadır.”