Hayatın akışında savruluyoruz. Su yutuyoruz, kayalara çarpıyoruz, üşüyoruz, yaralanıyoruz, boğuluyoruz çoğu zaman. Hayat şakaya gelmiyor, boş vermişlikle yaşamaya ise hiç gelmiyor. Bir ömürlük dünyada rastgele ve amaçsızca yaşamak, hayatı çekilmez ve anlamsız kılıyor. Akıl, irade, vicdan, adalet gibi duygularla donanmış ruhumuz bu boş vermişliği kaldıramıyor. Bu yüzden mutsuz oluyoruz, bu yüzden her şey tam gibi gözükse de hep bir şeyler eksik geliyor.
İnsan ancak prensiplerle kendisini tamamlar. Prensipler sayesinde hayat dehlizlerinde aydınlanır, dünyanın olumsuzluklarına karşı direnç kazanır ve en önemlisi anlamlı olur. Prensipler bana en karanlık olduğum dönemlerde ışık tuttu. El uzattı, kendimi kuyularda hissettiğim zamanlarda. İnancımı koruyabileceğim bir kalkan, sığınabileceğim bir liman oldu.
Kitapların devamı olur mu filmler gibi? Veya bir sonraki kitap ilkinin tamamlayıcısı ya da varisi midir, aynı adı taşımasına rağmen? Ben pek inanmıyorum buna. Aslında hepsi ayrı dünyalar, ayrı iddialar taşır içinde. Aynı konu veya karakterlere sahip olsalar bile, her kitap kendi evreninde var olur ve biter. Ardından gelen onun anılarında yürür sadece. Fakat Prensipler'de durum böyle değil. Çünkü Prensipler serisi aslında tek bir kitap. Birincisi bir kısmıydı, ikincisi ise diğer kısmı. İnsanlar çok olan birçok iyi şeyi sevmelerine rağmen çok sayfadan ve çok kitaptan korkma eğilimindeler. Bu yüzden iki parça yayınlandı Prensipler.
Başlarda kendimi ikna etmek için yazdıklarım, yeniden prensiplere dönüştü. Yine taştı kelimeler, taştı cümleler ve bir kez daha sizlere kadar ulaştı. (Elhamdülillah!)
Bu kitap, varlıksal sorular arasında kalmış, hayatın geçici ve sanal çeldiricilerinden bıkmış, başıboşluktan ve gelişigüzellikten bunalmış, menfaatlerin ve zevklerin merkezde olduğu bir düzende, içinde isyan tohumları yeşermiş olanlara bir yol haritası olsun diye yazıldı.
Hayatın akışında savruluyoruz. Su yutuyoruz, kayalara çarpıyoruz, üşüyoruz, yaralanıyoruz, boğuluyoruz çoğu zaman. Hayat şakaya gelmiyor, boş vermişlikle yaşamaya ise hiç gelmiyor. Bir ömürlük dünyada rastgele ve amaçsızca yaşamak, hayatı çekilmez ve anlamsız kılıyor. Akıl, irade, vicdan, adalet gibi duygularla donanmış ruhumuz bu boş vermişliği kaldıramıyor. Bu yüzden mutsuz oluyoruz, bu yüzden her şey tam gibi gözükse de hep bir şeyler eksik geliyor.
İnsan ancak prensiplerle kendisini tamamlar. Prensipler sayesinde hayat dehlizlerinde aydınlanır, dünyanın olumsuzluklarına karşı direnç kazanır ve en önemlisi anlamlı olur. Prensipler bana en karanlık olduğum dönemlerde ışık tuttu. El uzattı, kendimi kuyularda hissettiğim zamanlarda. İnancımı koruyabileceğim bir kalkan, sığınabileceğim bir liman oldu.
Kitapların devamı olur mu filmler gibi? Veya bir sonraki kitap ilkinin tamamlayıcısı ya da varisi midir, aynı adı taşımasına rağmen? Ben pek inanmıyorum buna. Aslında hepsi ayrı dünyalar, ayrı iddialar taşır içinde. Aynı konu veya karakterlere sahip olsalar bile, her kitap kendi evreninde var olur ve biter. Ardından gelen onun anılarında yürür sadece. Fakat Prensipler'de durum böyle değil. Çünkü Prensipler serisi aslında tek bir kitap. Birincisi bir kısmıydı, ikincisi ise diğer kısmı. İnsanlar çok olan birçok iyi şeyi sevmelerine rağmen çok sayfadan ve çok kitaptan korkma eğilimindeler. Bu yüzden iki parça yayınlandı Prensipler.
Başlarda kendimi ikna etmek için yazdıklarım, yeniden prensiplere dönüştü. Yine taştı kelimeler, taştı cümleler ve bir kez daha sizlere kadar ulaştı. (Elhamdülillah!)
Bu kitap, varlıksal sorular arasında kalmış, hayatın geçici ve sanal çeldiricilerinden bıkmış, başıboşluktan ve gelişigüzellikten bunalmış, menfaatlerin ve zevklerin merkezde olduğu bir düzende, içinde isyan tohumları yeşermiş olanlara bir yol haritası olsun diye yazıldı.