Céline GECENİN SONUNA YOLCULUK’un yirmi üç yıl ardından 1955’te kaleme aldığı bu eşine az rastlanır kitapta alamet-i farikası keskin, korkusuz, coşkun üslubuyla bu üslubu, bu numarayı nasıl keşfettiğini anlatıyor, sanat tarihine ışık tutuyor, edebiyatın sahte dehalarının, hırsızların, katillerin ipliğini pazara çıkarıyor, bu zevk dünyasına hükmeden güç ilişkilerini ortaya döküyor.
Profesör Y ile Konuşmalar sanat ve edebiyat dünyasının perde arkasına göz atmayı arzu edenler, bir yazarın cesaretine tanık olmak isteyenler için benzersiz bir edebiyat olayı.
“Hiç kıvırmaya lüzum yok, vaziyet meydanda, kitapçılar sinek avlıyor, durum vahim. Bir de çıkıp utanmadan 100.000 bastık falan diyorlar, sabaha kadar desinler, tek sıfırına inanmayın! 40.000 desinler gene yalan!… taş çatlasa 400!… dingillere masallar! yazık be!… yazık!… […] Sinemaymış, televizyonmuş, küçük ev aletleriymiş, mobiletmiş, döşövoymuş, katrşövoymuş, sişövoymuş, hepsi bir oldu, canına okudular kitabın… eh n’olacaktı başka, ne alırsan ‘taksitle’! ‘hafta sonları’ taksitle!…”
Céline GECENİN SONUNA YOLCULUK’un yirmi üç yıl ardından 1955’te kaleme aldığı bu eşine az rastlanır kitapta alamet-i farikası keskin, korkusuz, coşkun üslubuyla bu üslubu, bu numarayı nasıl keşfettiğini anlatıyor, sanat tarihine ışık tutuyor, edebiyatın sahte dehalarının, hırsızların, katillerin ipliğini pazara çıkarıyor, bu zevk dünyasına hükmeden güç ilişkilerini ortaya döküyor.
Profesör Y ile Konuşmalar sanat ve edebiyat dünyasının perde arkasına göz atmayı arzu edenler, bir yazarın cesaretine tanık olmak isteyenler için benzersiz bir edebiyat olayı.
“Hiç kıvırmaya lüzum yok, vaziyet meydanda, kitapçılar sinek avlıyor, durum vahim. Bir de çıkıp utanmadan 100.000 bastık falan diyorlar, sabaha kadar desinler, tek sıfırına inanmayın! 40.000 desinler gene yalan!… taş çatlasa 400!… dingillere masallar! yazık be!… yazık!… […] Sinemaymış, televizyonmuş, küçük ev aletleriymiş, mobiletmiş, döşövoymuş, katrşövoymuş, sişövoymuş, hepsi bir oldu, canına okudular kitabın… eh n’olacaktı başka, ne alırsan ‘taksitle’! ‘hafta sonları’ taksitle!…”