Ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar olarak en sık karşılaştığımız kavramlardan biri “vaka formülasyonu”dur. Oysa iş bu kavramın tanımını yapmaya, hele de alandan olmayan birine anlatmaya geldiğinde ne kadar da zorlanırız. Terapist olarak ilk kez bir danışanla terapi odasında baş başa kalındığında, teorik bilgi dağarcığı oldukça doludur, o noktaya kadar çeşitli sınavlardan geçilmiş ve belli bir süre süpervizyon da alınmıştır, ancak bu değerli donanım tam da o anda ve o ortamda nasıl kullanılacaktır? Danışan ile ilgili bilgilerin hangileri öncelikli olacak, hangileri daha sonra kullanılmak üzere bir çekmeceye kaldırılacaktır? Formülasyon oluşturmayı, en basit haliyle hangi yaştan olursa olsun bir danışanın öyküsünü derinden anlamak, başvuru sebeplerinin arkasındaki nedenselliği oturtmak ve terapi/tedavi sürecini planlamada kullanacağımız sağlam bir yol haritası yaratmak olarak düşünebiliriz. Sağlam bir formülasyon oluşturmak bir yandan sırtını bilime ve teoriye dayayan bir süreçtir öte yandan adeta bir “sanat”tır. Her sanat dalında öğrenilmesi gereken temel bilgiler olmakla birlikte sanatçıların ortaya çıkardığı eserler birbirinden farklıdır. Formülasyonu bir sanata dönüştürmek de derin bilgi birikimi, uzun bir usta-çırak ilişkisini ve kapsamlı deneyimleri gerektirir. Bu kitabın ortaya çıkmasındaki ana itkilerden biri, psikoterapist yetiştirmek üzere hazırlanmış olan çok değerli akademik eğitim programlarının içinde öğrenilmiş olan bilgilerin, danışanın öyküsüne nasıl dönüşeceğine dair alanın oldukça kısıtlı kalmasıdır. Bu kısıtlılık sonucu, bu alanda eğitim alan öğrenciler, danışanla karşı karşıya geldiklerinde yoğun kaygılar ve kafa karışıklığı yaşayabilmektedirler. Bu kaynak, yetişkin, genç ve çocuklarla çalışan ve çalışmaya niyet eden tüm meslektaşlarımıza sağlam ve doğru formülasyon oluşturma yolunda bir harita sunmak hedefiyle kaleme alınmıştır.
Ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar olarak en sık karşılaştığımız kavramlardan biri “vaka formülasyonu”dur. Oysa iş bu kavramın tanımını yapmaya, hele de alandan olmayan birine anlatmaya geldiğinde ne kadar da zorlanırız. Terapist olarak ilk kez bir danışanla terapi odasında baş başa kalındığında, teorik bilgi dağarcığı oldukça doludur, o noktaya kadar çeşitli sınavlardan geçilmiş ve belli bir süre süpervizyon da alınmıştır, ancak bu değerli donanım tam da o anda ve o ortamda nasıl kullanılacaktır? Danışan ile ilgili bilgilerin hangileri öncelikli olacak, hangileri daha sonra kullanılmak üzere bir çekmeceye kaldırılacaktır? Formülasyon oluşturmayı, en basit haliyle hangi yaştan olursa olsun bir danışanın öyküsünü derinden anlamak, başvuru sebeplerinin arkasındaki nedenselliği oturtmak ve terapi/tedavi sürecini planlamada kullanacağımız sağlam bir yol haritası yaratmak olarak düşünebiliriz. Sağlam bir formülasyon oluşturmak bir yandan sırtını bilime ve teoriye dayayan bir süreçtir öte yandan adeta bir “sanat”tır. Her sanat dalında öğrenilmesi gereken temel bilgiler olmakla birlikte sanatçıların ortaya çıkardığı eserler birbirinden farklıdır. Formülasyonu bir sanata dönüştürmek de derin bilgi birikimi, uzun bir usta-çırak ilişkisini ve kapsamlı deneyimleri gerektirir. Bu kitabın ortaya çıkmasındaki ana itkilerden biri, psikoterapist yetiştirmek üzere hazırlanmış olan çok değerli akademik eğitim programlarının içinde öğrenilmiş olan bilgilerin, danışanın öyküsüne nasıl dönüşeceğine dair alanın oldukça kısıtlı kalmasıdır. Bu kısıtlılık sonucu, bu alanda eğitim alan öğrenciler, danışanla karşı karşıya geldiklerinde yoğun kaygılar ve kafa karışıklığı yaşayabilmektedirler. Bu kaynak, yetişkin, genç ve çocuklarla çalışan ve çalışmaya niyet eden tüm meslektaşlarımıza sağlam ve doğru formülasyon oluşturma yolunda bir harita sunmak hedefiyle kaleme alınmıştır.