Masallar... Masallar...
“Bir varmış, bir yokmuş...” diye başlayan ve “Gökten üç elma düşmüş...”
diye biten, sadece bizi değil anne-babalarımızı da
büyükanne-büyükbabalarımızı da ve kim bilir kaç nesil boyunca onların
da büyükanne ve büyükbabalarını da büyüten o harika masallar...
Uzun yıllar boyunca dünyanın her köşesinde anlatılan o masallar... Her
çocuğun: “Bana bir masal anlat anne-baba!” dediğinde hemen ilk akla
gelen o klasik masallar...
Pür Cadı ise işte o masallar ile değil de hani o masalların hepsinin
sonunda gökten düşen o üç elma var ya, işte o elmalarla ilgileniyor ve
bize bambaşka bir masal dünyasının da perdesini aralıyor.
Ne dersin? O perdenin ardına beraber bakalım mı?
Masallar... Masallar...
“Bir varmış, bir yokmuş...” diye başlayan ve “Gökten üç elma düşmüş...”
diye biten, sadece bizi değil anne-babalarımızı da
büyükanne-büyükbabalarımızı da ve kim bilir kaç nesil boyunca onların
da büyükanne ve büyükbabalarını da büyüten o harika masallar...
Uzun yıllar boyunca dünyanın her köşesinde anlatılan o masallar... Her
çocuğun: “Bana bir masal anlat anne-baba!” dediğinde hemen ilk akla
gelen o klasik masallar...
Pür Cadı ise işte o masallar ile değil de hani o masalların hepsinin
sonunda gökten düşen o üç elma var ya, işte o elmalarla ilgileniyor ve
bize bambaşka bir masal dünyasının da perdesini aralıyor.
Ne dersin? O perdenin ardına beraber bakalım mı?