Günümüz bilgisayarlarının atası olarak görülen ilkel mekanik cihazın, Alan Turing tarafından 1936 yılında icat edilmesinden bu zamana kadar geçen sürede şüphesiz ki gerek bilgisayar donanımında gerekse de yazılımında çok büyük gelişmeler yaşandı. Muhtemelen Alan Turing gibi bir dâhinin havsalası bile o tarihlerde geliştirdiği makineden ilham alınarak bu kadar güçlü cihazların üretilebileceğini alamazdı. Bilgisayar biliminde bu denli gelişmeye rağmen şunu söylemek gerekir ki aslında ilk makinelerdeki temel amaç bugün geldiğimiz noktadan çok farklı değildi: “Problem çözebilen” veya “düşünebilen” makineler üretmek. Nitekim Alan Turing daha 1950 yılında kaleme aldığı “Taklit Oyunu” (Imitation Game) isimli makalesinde “Makineler düşünebilir mi?” sorusunu ortaya atmıştır.
Her ne kadar insana özgü en önemli özellikler olan yaratıcılık ve merak etme henüz bilgisayarlarda bulunmasa da bilgisayarların, fonksiyonel ilişki kurma ve benzetim bakımından oldukça başarılı olduğu somut bir gerçektir. Yalın bir örnekle izah etmek gerekirse; bir bilgisayar günümüzde gösterilen bir resmin kime ait olduğunu neredeyse hatasız tespit edebilmektedir. Fakat bilgisayarlar henüz gösterilen resimdeki kişinin daha güzel, daha enerjik veya daha havalı görünmesi için öneride bulunamamaktadır. Resimdeki kişinin neden somurttuğunu veya gülümsediğini de merak etmemektedir. 1936'dan bugüne kadar bilgisayar gelişimindeki ivmenin devam etmesi hâlinde, ileride bilgisayarların bu özelliklere de sahip olması imkânsız görünmemektedir.
Dr. Muhlis Özdemir tarafından Türkçe literatüre kazandırılan bu kitap, öğrenmesi nispeten kolay ve hızlı uygulama geliştirilebilen R ile programlamayı ele almaktadır. Ayrıca okuyucu, yapay zekâ alanının çok büyük bir kısmını oluşturan makine öğrenmesi için R ile uygulamaları da bu kitapta bulabilecektir. Kitap; konuyla ilgili az tecrübesi olan, hatta hiçbir tecrübesi olmayan okuyucuları hedef aldığı gibi daha birikimli okuyucular için makine öğrenmesi konularını da ele almıştır.
Dr. Muhlis Özdemir hem yüksek lisans hem de doktora çalışmalarında yapay zekâ algoritmaları üzerine yoğunlaşmış ve bu alanda önemli tecrübeler elde etmiştir. Edinmiş olduğu bu tecrübelerin konuyla ilgili okuyucularla bu kitap vesilesiyle paylaşılması, kitabı daha da önemli kılmaktadır. Zira kitap incelendiğinde göze ilk çarpan; akıcı bir Türkçeyle yazılmış, okuması kolay bir kitap olduğudur. Ayrıca her konuyla ilgili açıklayıcı örnekler verilmiştir. Akademik çevrelerdeki araştırmacılar ve sektördeki uygulayıcılar için son derece yararlı bir kitap olmuştur.
Günümüz bilgisayarlarının atası olarak görülen ilkel mekanik cihazın, Alan Turing tarafından 1936 yılında icat edilmesinden bu zamana kadar geçen sürede şüphesiz ki gerek bilgisayar donanımında gerekse de yazılımında çok büyük gelişmeler yaşandı. Muhtemelen Alan Turing gibi bir dâhinin havsalası bile o tarihlerde geliştirdiği makineden ilham alınarak bu kadar güçlü cihazların üretilebileceğini alamazdı. Bilgisayar biliminde bu denli gelişmeye rağmen şunu söylemek gerekir ki aslında ilk makinelerdeki temel amaç bugün geldiğimiz noktadan çok farklı değildi: “Problem çözebilen” veya “düşünebilen” makineler üretmek. Nitekim Alan Turing daha 1950 yılında kaleme aldığı “Taklit Oyunu” (Imitation Game) isimli makalesinde “Makineler düşünebilir mi?” sorusunu ortaya atmıştır.
Her ne kadar insana özgü en önemli özellikler olan yaratıcılık ve merak etme henüz bilgisayarlarda bulunmasa da bilgisayarların, fonksiyonel ilişki kurma ve benzetim bakımından oldukça başarılı olduğu somut bir gerçektir. Yalın bir örnekle izah etmek gerekirse; bir bilgisayar günümüzde gösterilen bir resmin kime ait olduğunu neredeyse hatasız tespit edebilmektedir. Fakat bilgisayarlar henüz gösterilen resimdeki kişinin daha güzel, daha enerjik veya daha havalı görünmesi için öneride bulunamamaktadır. Resimdeki kişinin neden somurttuğunu veya gülümsediğini de merak etmemektedir. 1936'dan bugüne kadar bilgisayar gelişimindeki ivmenin devam etmesi hâlinde, ileride bilgisayarların bu özelliklere de sahip olması imkânsız görünmemektedir.
Dr. Muhlis Özdemir tarafından Türkçe literatüre kazandırılan bu kitap, öğrenmesi nispeten kolay ve hızlı uygulama geliştirilebilen R ile programlamayı ele almaktadır. Ayrıca okuyucu, yapay zekâ alanının çok büyük bir kısmını oluşturan makine öğrenmesi için R ile uygulamaları da bu kitapta bulabilecektir. Kitap; konuyla ilgili az tecrübesi olan, hatta hiçbir tecrübesi olmayan okuyucuları hedef aldığı gibi daha birikimli okuyucular için makine öğrenmesi konularını da ele almıştır.
Dr. Muhlis Özdemir hem yüksek lisans hem de doktora çalışmalarında yapay zekâ algoritmaları üzerine yoğunlaşmış ve bu alanda önemli tecrübeler elde etmiştir. Edinmiş olduğu bu tecrübelerin konuyla ilgili okuyucularla bu kitap vesilesiyle paylaşılması, kitabı daha da önemli kılmaktadır. Zira kitap incelendiğinde göze ilk çarpan; akıcı bir Türkçeyle yazılmış, okuması kolay bir kitap olduğudur. Ayrıca her konuyla ilgili açıklayıcı örnekler verilmiştir. Akademik çevrelerdeki araştırmacılar ve sektördeki uygulayıcılar için son derece yararlı bir kitap olmuştur.