Kendisi de uzun yıllar Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nde araştırmacı olarak görev yapan Mustafa Aktar, 1868 yılında İstanbul’da kurulan rasathanenin yaklaşık 150 yıldır hangi sosyal, ekonomik ve politik koşullar altında Türkiye’nin bilim yolculuğuna eşlik ve öncülük ettiğini ele alıyor; yapılacak yeni çalışmalar için ilham veriyor.
“Rasathaneler özünde bilim için oluşturulmuş birer gözlem laboratuvarıdır; ancak tarih boyunca bunun çok ötesinde bir anlam taşımışlardır. Bunun sebebi, bazı kritik dönemlerde, evrene bakış açımızı değiştiren toplumların en yenilikçi ve hatta en devrimci düşüncelerini üreten kuruluşlar arasında yer almalarıdır.
Gün gelmiş insan aklının ulaştığı en üst noktayı simgelemiş ve gün gelmiş şeytani düşüncelerin yeşerdiği bir sapkınlık yuvası olarak kabul edilmişlerdir.”
Kendisi de uzun yıllar Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nde araştırmacı olarak görev yapan Mustafa Aktar, 1868 yılında İstanbul’da kurulan rasathanenin yaklaşık 150 yıldır hangi sosyal, ekonomik ve politik koşullar altında Türkiye’nin bilim yolculuğuna eşlik ve öncülük ettiğini ele alıyor; yapılacak yeni çalışmalar için ilham veriyor.
“Rasathaneler özünde bilim için oluşturulmuş birer gözlem laboratuvarıdır; ancak tarih boyunca bunun çok ötesinde bir anlam taşımışlardır. Bunun sebebi, bazı kritik dönemlerde, evrene bakış açımızı değiştiren toplumların en yenilikçi ve hatta en devrimci düşüncelerini üreten kuruluşlar arasında yer almalarıdır.
Gün gelmiş insan aklının ulaştığı en üst noktayı simgelemiş ve gün gelmiş şeytani düşüncelerin yeşerdiği bir sapkınlık yuvası olarak kabul edilmişlerdir.”