Renkler Ülkesine Yolculuk adıyla derlediğimiz bu eser, 20. yüzyılın en büyük Rus yazar ve şairlerinden biri olan Osip Mandelştam'ın 1930'da eşi Nadejda Mandeştam'la birlikte Ermenistan'a yaptığı geziden sonra kaleme aldığı Ermenistan Yolculuğu nesrini, Ermenistan şiirlerini, eşinin bu geziye dair anılarını ve Mandelştam edebiyatını inceleyen iki makaleyi içeriyor.
1929'da, redaksiyonunu yaptığı çeviri bir eserin künyesinde “yanlışlıkla” kendi adı çevirmen olarak geçince intihal suçlamalarına ve özellikle basın tarafından yürütülen, sınırları edebiyat çevrelerini aşan şiddetli bir saldırı kampanyasına maruz kalan ve bunun üzerine Moskova'dan uzaklaşmak isteyen Mandelştam, Nikolay Buharin'in sağladığı himaye ile 1930'da Ermenistan'a gitti. Sovyet Ermenistanı ona adet kucak açmıştı, o burada kendini çevresindeki giderek daralan cendereden, nefes aldırmayan politikalardan azade hissetmişti.
Yazar, bu derlemede yer alan metin ve şiirlerinde uzun süre gitme arzusuyla yanıp tutuştuğu ve onu yıllar sonra yeniden şiir yazmaya sevk eden bu toprakları yalnızca görüp etkilendiği coğrafya ve insanlar yoluyla değil, ona düşündürttükleri üzerinden de aktarıyor. Ermenistan'ı bir de, bu ülkeyi hayal etmekten vazgeçmeyen, onun diline, müziğine ve mimarisine hayran kalan ve günün birinde oraya mutlaka döneceği düşüncesiyle yaşayan büyük bir şairden okuyun.
Renkler Ülkesine Yolculuk adıyla derlediğimiz bu eser, 20. yüzyılın en büyük Rus yazar ve şairlerinden biri olan Osip Mandelştam'ın 1930'da eşi Nadejda Mandeştam'la birlikte Ermenistan'a yaptığı geziden sonra kaleme aldığı Ermenistan Yolculuğu nesrini, Ermenistan şiirlerini, eşinin bu geziye dair anılarını ve Mandelştam edebiyatını inceleyen iki makaleyi içeriyor.
1929'da, redaksiyonunu yaptığı çeviri bir eserin künyesinde “yanlışlıkla” kendi adı çevirmen olarak geçince intihal suçlamalarına ve özellikle basın tarafından yürütülen, sınırları edebiyat çevrelerini aşan şiddetli bir saldırı kampanyasına maruz kalan ve bunun üzerine Moskova'dan uzaklaşmak isteyen Mandelştam, Nikolay Buharin'in sağladığı himaye ile 1930'da Ermenistan'a gitti. Sovyet Ermenistanı ona adet kucak açmıştı, o burada kendini çevresindeki giderek daralan cendereden, nefes aldırmayan politikalardan azade hissetmişti.
Yazar, bu derlemede yer alan metin ve şiirlerinde uzun süre gitme arzusuyla yanıp tutuştuğu ve onu yıllar sonra yeniden şiir yazmaya sevk eden bu toprakları yalnızca görüp etkilendiği coğrafya ve insanlar yoluyla değil, ona düşündürttükleri üzerinden de aktarıyor. Ermenistan'ı bir de, bu ülkeyi hayal etmekten vazgeçmeyen, onun diline, müziğine ve mimarisine hayran kalan ve günün birinde oraya mutlaka döneceği düşüncesiyle yaşayan büyük bir şairden okuyun.