Çağdaş pazarlama anlayışında, "yeni ve geliştirilmiş" ifadelerine sıkça rastlanmaktadır. Yenilik yapmayanın eskiyeceğinden, yeniliklerin hızla eskidiğinden bahsedilmektedir. Bir yandan da, "her zaman alıştığınız" kalite, lezzet, vb. ifadelerle de değişmezliğe, kalıcılığa ve istikrara vurgu yapılmaktadır. Bu bağlamda, “Retro Pazarlama” insanların geçmişe duydukları özlemin gücünden yararlanmaya dayanmaktadır.
Geçmişten gelen ürünlerin, tarzların, stillerin, ifadelerin, anlayışların yenilendiğine dair örnekler ile retro pazarlama, geçmişe ait çağrışımlarıyla farklı bir pazarlama yaklaşımını içermektedir. Geçmişe uzanan referanslar, yeniliklerin tükenmesinden değil, aksine, pazarlamanın dinamizminden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda; retro pazarlama, eskiyi yenilemek iddiasını da içermektedir. Retro pazarlamanın temelinde yatan düşünce ise; tüketicilerin satın alma sürecinde, ürünü tercih ederken, ailenin, etkilenilen bir filmin, belgeselin, bir maçın veya tüketicinin hayatından bir şeylerin izlerini taşımasıdır. Öyle ki, son yıllarda retro kavramının geçmişe olan özlemle yoğun bir biçimde bağdaştırılması nedeniyle tüketiciler; o dönemin yaşayış biçimini, toplumsal koşullarını ve diğer özelliklerini de talep eder hale gelmiştir.
Günümüzde spor endüstrisinde yer alan markalar ise farkındalık yaratmak, farklılaşmak ve hedef kitleleri ile duygusal bir bağ kurmak amacıyla, spor pazarlaması çerçevesinde çeşitli iletişim faaliyetlerine başvurmaktadırlar. Bunlar arasında, yeni trendler oluşturmak ve onların olumlu etkilerinden faydalanmak da yer almaktadır. Özellikle, retrospektif (geriye dönük) markalama yaklaşımı ile hedef kitlelerinin taleplerine, teknoloji ile harmanlanmış sembolik ürünlerin sentezi olan “retro ürünler” ile karşılık vermeye gayret gösteren spor markalarının varlığı her geçen gün artmaktadır. Retro spor ürünleri, hemen her kuşak tarafından yoğun ilgi görmektedir. Son yıllarda, hikaye anlatımına dayalı pazarlama anlayışının yaygınlaşması ise, retro pazarlama ve spor birlikteliğinin gücüne güç katmaktadır.
Bu kitapta, tüketim toplumlarında kültürel bir tüketim aracı olarak konumlandırılan retro spor ürünlerinin, spor endüstrisindeki varlığına dikkat çekmek ve alanla ilgili literatüre katkıda bulunmak amaçlanmaktadır.
Çağdaş pazarlama anlayışında, "yeni ve geliştirilmiş" ifadelerine sıkça rastlanmaktadır. Yenilik yapmayanın eskiyeceğinden, yeniliklerin hızla eskidiğinden bahsedilmektedir. Bir yandan da, "her zaman alıştığınız" kalite, lezzet, vb. ifadelerle de değişmezliğe, kalıcılığa ve istikrara vurgu yapılmaktadır. Bu bağlamda, “Retro Pazarlama” insanların geçmişe duydukları özlemin gücünden yararlanmaya dayanmaktadır.
Geçmişten gelen ürünlerin, tarzların, stillerin, ifadelerin, anlayışların yenilendiğine dair örnekler ile retro pazarlama, geçmişe ait çağrışımlarıyla farklı bir pazarlama yaklaşımını içermektedir. Geçmişe uzanan referanslar, yeniliklerin tükenmesinden değil, aksine, pazarlamanın dinamizminden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda; retro pazarlama, eskiyi yenilemek iddiasını da içermektedir. Retro pazarlamanın temelinde yatan düşünce ise; tüketicilerin satın alma sürecinde, ürünü tercih ederken, ailenin, etkilenilen bir filmin, belgeselin, bir maçın veya tüketicinin hayatından bir şeylerin izlerini taşımasıdır. Öyle ki, son yıllarda retro kavramının geçmişe olan özlemle yoğun bir biçimde bağdaştırılması nedeniyle tüketiciler; o dönemin yaşayış biçimini, toplumsal koşullarını ve diğer özelliklerini de talep eder hale gelmiştir.
Günümüzde spor endüstrisinde yer alan markalar ise farkındalık yaratmak, farklılaşmak ve hedef kitleleri ile duygusal bir bağ kurmak amacıyla, spor pazarlaması çerçevesinde çeşitli iletişim faaliyetlerine başvurmaktadırlar. Bunlar arasında, yeni trendler oluşturmak ve onların olumlu etkilerinden faydalanmak da yer almaktadır. Özellikle, retrospektif (geriye dönük) markalama yaklaşımı ile hedef kitlelerinin taleplerine, teknoloji ile harmanlanmış sembolik ürünlerin sentezi olan “retro ürünler” ile karşılık vermeye gayret gösteren spor markalarının varlığı her geçen gün artmaktadır. Retro spor ürünleri, hemen her kuşak tarafından yoğun ilgi görmektedir. Son yıllarda, hikaye anlatımına dayalı pazarlama anlayışının yaygınlaşması ise, retro pazarlama ve spor birlikteliğinin gücüne güç katmaktadır.
Bu kitapta, tüketim toplumlarında kültürel bir tüketim aracı olarak konumlandırılan retro spor ürünlerinin, spor endüstrisindeki varlığına dikkat çekmek ve alanla ilgili literatüre katkıda bulunmak amaçlanmaktadır.