İslam dininin tesirinde Arap Yarımadası’ndan çıkıp Batı istikametinde Mısır, Kuzey Afrika ve Endülüs’te; Doğu’da Ön Asya, Hindistan ve Doğu Türkistan’ı da kapsayacak şekilde Orta Asya’da; Kuzey Batı istikametinde Anadolu, Balkanlar ve Karadeniz havzasında “aruz” temelinde meydana getirilen divan edebiyatı, kaderin kendisine tayin ettiği süre zarfında buraların klasik edebiyatı haline gelmiştir. Bu klasik sanat faaliyeti, bulunduğu sahalardan beslendiği oranda da buraların yazılı edebiyat mirası olarak kalmıştır. Adı geçen müşterek mirasta Türklerin yolculuğu, yaklaşık on asır öncesinden başlayıp (Osmanlı sahasında Tanzimat’la birlikte yerini Batı tarzı edebiyata bırakmıştır) Türk dünyasının muhtelif coğrafyalarında geçen asrın sonlarına kadar devam etmiştir. Asya, Afrika ve Avrupa’nın belirli kısımlarında cereyan eden klasik edebiyat faaliyetleri neticesinde, günümüze kadar ulaşan muhteşem eserler vücuda getirilmiştir. Adı geçen bu şaheserler daima ilgiyle karşılanmış ve her biri birer şaheser hüviyetine bürünmüşlerdir. Ancak bunlar içerisinde dini ve tasavvufi içerikteki eserlerin ayrı bir yeri olmuştur. Zira İslami edebiyatın Arap Yarımadası dışında ilgi görmesinin ilk akla gelen sebebi, bizzat İslam inancının kendisidir. Bu anlamda insanlık tarihi kadar kadim geçmişe sahip nasihatnameler gerek konu gerek konunun işlenişi bakımından hem avamın hem havassın daima teveccüh gösterdiği türler olmuştur.
İslam dininin tesirinde Arap Yarımadası’ndan çıkıp Batı istikametinde Mısır, Kuzey Afrika ve Endülüs’te; Doğu’da Ön Asya, Hindistan ve Doğu Türkistan’ı da kapsayacak şekilde Orta Asya’da; Kuzey Batı istikametinde Anadolu, Balkanlar ve Karadeniz havzasında “aruz” temelinde meydana getirilen divan edebiyatı, kaderin kendisine tayin ettiği süre zarfında buraların klasik edebiyatı haline gelmiştir. Bu klasik sanat faaliyeti, bulunduğu sahalardan beslendiği oranda da buraların yazılı edebiyat mirası olarak kalmıştır. Adı geçen müşterek mirasta Türklerin yolculuğu, yaklaşık on asır öncesinden başlayıp (Osmanlı sahasında Tanzimat’la birlikte yerini Batı tarzı edebiyata bırakmıştır) Türk dünyasının muhtelif coğrafyalarında geçen asrın sonlarına kadar devam etmiştir. Asya, Afrika ve Avrupa’nın belirli kısımlarında cereyan eden klasik edebiyat faaliyetleri neticesinde, günümüze kadar ulaşan muhteşem eserler vücuda getirilmiştir. Adı geçen bu şaheserler daima ilgiyle karşılanmış ve her biri birer şaheser hüviyetine bürünmüşlerdir. Ancak bunlar içerisinde dini ve tasavvufi içerikteki eserlerin ayrı bir yeri olmuştur. Zira İslami edebiyatın Arap Yarımadası dışında ilgi görmesinin ilk akla gelen sebebi, bizzat İslam inancının kendisidir. Bu anlamda insanlık tarihi kadar kadim geçmişe sahip nasihatnameler gerek konu gerek konunun işlenişi bakımından hem avamın hem havassın daima teveccüh gösterdiği türler olmuştur.