Tarihe ışık tutan araştırmalar, güçlü hikâyeleri ve kadim hafızası olan toplumlar için değer taşıyan ve toplumların ortak kültür hazinelerini muhafaza edip ebedileştirerek gelecek kuşaklara aktarmada başat rol oynayan önemli kaynaklardır.
Bu derleme, uygulamalarıyla Mevlevi tarihinde iz bırakan, aşktan, sevgiden mülhem dinler üstü bir anlayışın günümüzdeki temsilcisi Hasan Rıza Dede’nin anısını tarihe nakşedip ebedileştirmek ve abideleştirmek amacıyla kaleme aldığımız hagiografisi yanında, onun bizi bize, bizim de onu sizlere anlatma gayretlerinin mütevazı bir ürünüdür.
Amacımız, 1934-2018 zaman ekseninde dünyaya geliş amacına uygun olarak Hz. Muhammed, Ehl-i Beyt ve Hz. Mevlana’yı ruhunda cem edip beşeriyetten Tanrısallığa rücu etmiş döneminin son Mevlevi Postnişini, Mürşid-i Kamil Hasan Rıza Dede’nin sıra dışı yaşamına kapı aralamak düşüncesiyle onun fikirlerine ve hizmetlerine saygı duruşu olduğu kadar zamanlar ötesi manası üzerine batıni hakikati yanında objektif yönüyle de tarihe ve gelecek kuşaklara miras olacak bir derleme gerçekleştirmekti.
Hasan Rıza Dede’yi merkeze oturttuğumuz bu çalışma, ayrıca onun hırkası altında maddeden manaya yönelen yolculukları ile yaşayan bir simurg hikâyesi olarak manevi evlatlarının yolculuklarını ve kendi menkıbelerindeki ‘Hasan Rıza Dede’ ifadeleriyle anılarını da içermektedir. Temel fikir, ‘Tanrı’nın ete kemiğe bürünüp insan olarak göründüğü’ ve yine Hz: Mevlana’nın ifadesiyle: “Her şeyi kaybettim ama kendimi buldum!” mesajını okuyucuya verebilmek, onun ayak izlerinden yürüyebilmekti.
Bu mütevazı çalışmada siz okurların gönlüne, ruhuna hitap edebildiysek hedefimize ulaşmış olmanın sevincini yaşayacağız. Başarabildiysek ne mutlu bize!
Tarihe ışık tutan araştırmalar, güçlü hikâyeleri ve kadim hafızası olan toplumlar için değer taşıyan ve toplumların ortak kültür hazinelerini muhafaza edip ebedileştirerek gelecek kuşaklara aktarmada başat rol oynayan önemli kaynaklardır.
Bu derleme, uygulamalarıyla Mevlevi tarihinde iz bırakan, aşktan, sevgiden mülhem dinler üstü bir anlayışın günümüzdeki temsilcisi Hasan Rıza Dede’nin anısını tarihe nakşedip ebedileştirmek ve abideleştirmek amacıyla kaleme aldığımız hagiografisi yanında, onun bizi bize, bizim de onu sizlere anlatma gayretlerinin mütevazı bir ürünüdür.
Amacımız, 1934-2018 zaman ekseninde dünyaya geliş amacına uygun olarak Hz. Muhammed, Ehl-i Beyt ve Hz. Mevlana’yı ruhunda cem edip beşeriyetten Tanrısallığa rücu etmiş döneminin son Mevlevi Postnişini, Mürşid-i Kamil Hasan Rıza Dede’nin sıra dışı yaşamına kapı aralamak düşüncesiyle onun fikirlerine ve hizmetlerine saygı duruşu olduğu kadar zamanlar ötesi manası üzerine batıni hakikati yanında objektif yönüyle de tarihe ve gelecek kuşaklara miras olacak bir derleme gerçekleştirmekti.
Hasan Rıza Dede’yi merkeze oturttuğumuz bu çalışma, ayrıca onun hırkası altında maddeden manaya yönelen yolculukları ile yaşayan bir simurg hikâyesi olarak manevi evlatlarının yolculuklarını ve kendi menkıbelerindeki ‘Hasan Rıza Dede’ ifadeleriyle anılarını da içermektedir. Temel fikir, ‘Tanrı’nın ete kemiğe bürünüp insan olarak göründüğü’ ve yine Hz: Mevlana’nın ifadesiyle: “Her şeyi kaybettim ama kendimi buldum!” mesajını okuyucuya verebilmek, onun ayak izlerinden yürüyebilmekti.
Bu mütevazı çalışmada siz okurların gönlüne, ruhuna hitap edebildiysek hedefimize ulaşmış olmanın sevincini yaşayacağız. Başarabildiysek ne mutlu bize!