XX. yüzyılda yapılan arkeolojik araştırmalar, daha önce farkına varılmayan bir medeniyeti, Anadolu’yu birleştiren Hititleri ve onların birleştirdiği daha önceki Anadolu toplumlarını ortaya çıkardı.
Ortaya çıkan bu yeni bilgiler, dünya medeniyetinin yayıldığı ana kaynaklardan birini daha gösteriyordu. Aslında daha önceden yazılmış dünya tarihinin bu bilgilerle tekrar gözden geçirilmesi gerekirdi. Ancak Anadolu’nun bu yeni fark edilen tarihi, nedense eski bilinen tarihe sadece bir ek gibi ilave edildi. Anadolu’nun dünya tarihini nasıl etkilediği yeterince incelenmedi, göz önüne alınmadı.
“Ben Lindoslu Ademurates. Büyük kaptan Aryantes’in torunuyum. Lindos, Rodos adasının en zengin denizci kasabasıdır. Gemilerimiz bütün Ortadeniz’i (Akdeniz’i), Pontos’u (Karadeniz’i) dolaşır. Halkımız çok önceleri Anatoprak’tan (Anadolu’dan), Arzawa’dan (Batı Anadolu’dan) gemilerle gelerek bu adaya yerleşmişlerdir. Dedem Aryantes’in iki direkli dört gemisi var. Oğulları ve kızlarıyla Anatoprağa, Aigyptia’ya (Mısır’a), Phoinike’ye (Fenike’ye), Hellas’a (Yunanistan’a), Alasiya’ya (Kıbrıs’a), Kriti’ye (Girit’e) ve hatta Sicilya’ya bile yani kısaca Ortadeniz’de her yere mal taşırlar. Dedem artık biraz yaşlandı. Gemileri artık babalarımız ve halalarımız yönetiyor. Dedem de teknelerin onarımı ile ilgileniyor, kıyıda arkadaşlarıyla çene çalıyor, en güzeli artık bize daha çok zaman ayırmaya da başladı.
Lindos’un ılık gecelerinde denizden esen hafif meltem rüzgârının tadıyla, ateşin etrafında, mehtabın altında bütün torunları toplanıp, onun öykülerini dinliyoruz. Tadına doyulmaz öyküler bunlar; tekrar tekrar anlattırıyoruz... Bu yüzden ben de dedemin öykülerini yazıya dökmeye karar verdim, bizden sonrakiler Anatoprak’ta, Ortadeniz’de neler olup bittiğini öğrensinler diye.”
Anadolu’nun aslında pek de bilinmeyen, gizemli ve eşsiz tarihini Rodoslu Kaptan’dan dinlemeye hazır mısınız?..
XX. yüzyılda yapılan arkeolojik araştırmalar, daha önce farkına varılmayan bir medeniyeti, Anadolu’yu birleştiren Hititleri ve onların birleştirdiği daha önceki Anadolu toplumlarını ortaya çıkardı.
Ortaya çıkan bu yeni bilgiler, dünya medeniyetinin yayıldığı ana kaynaklardan birini daha gösteriyordu. Aslında daha önceden yazılmış dünya tarihinin bu bilgilerle tekrar gözden geçirilmesi gerekirdi. Ancak Anadolu’nun bu yeni fark edilen tarihi, nedense eski bilinen tarihe sadece bir ek gibi ilave edildi. Anadolu’nun dünya tarihini nasıl etkilediği yeterince incelenmedi, göz önüne alınmadı.
“Ben Lindoslu Ademurates. Büyük kaptan Aryantes’in torunuyum. Lindos, Rodos adasının en zengin denizci kasabasıdır. Gemilerimiz bütün Ortadeniz’i (Akdeniz’i), Pontos’u (Karadeniz’i) dolaşır. Halkımız çok önceleri Anatoprak’tan (Anadolu’dan), Arzawa’dan (Batı Anadolu’dan) gemilerle gelerek bu adaya yerleşmişlerdir. Dedem Aryantes’in iki direkli dört gemisi var. Oğulları ve kızlarıyla Anatoprağa, Aigyptia’ya (Mısır’a), Phoinike’ye (Fenike’ye), Hellas’a (Yunanistan’a), Alasiya’ya (Kıbrıs’a), Kriti’ye (Girit’e) ve hatta Sicilya’ya bile yani kısaca Ortadeniz’de her yere mal taşırlar. Dedem artık biraz yaşlandı. Gemileri artık babalarımız ve halalarımız yönetiyor. Dedem de teknelerin onarımı ile ilgileniyor, kıyıda arkadaşlarıyla çene çalıyor, en güzeli artık bize daha çok zaman ayırmaya da başladı.
Lindos’un ılık gecelerinde denizden esen hafif meltem rüzgârının tadıyla, ateşin etrafında, mehtabın altında bütün torunları toplanıp, onun öykülerini dinliyoruz. Tadına doyulmaz öyküler bunlar; tekrar tekrar anlattırıyoruz... Bu yüzden ben de dedemin öykülerini yazıya dökmeye karar verdim, bizden sonrakiler Anatoprak’ta, Ortadeniz’de neler olup bittiğini öğrensinler diye.”
Anadolu’nun aslında pek de bilinmeyen, gizemli ve eşsiz tarihini Rodoslu Kaptan’dan dinlemeye hazır mısınız?..