Antik dünyanın kültürel zenginliği yadsınamaz bir gerçektir. Nitekim gerek felsefede gerekse diğer entelektüel disiplinlerde üretilen ve evrensel kültürün yapı taşları olan klasik eserler, bunun en güzel kanıtıdır. Elinizdeki kitap, iki farklı kültür havzasında- Roma ve Bağdat- üretilmiş felsefi ve bilimsel birikimden yola çıkarak bu kültürlerin önemli temsilcileri olarak görülen iki düşünürün- Galen ve Câhız- felsefi sistemlerine odaklanmaktadır. Hem Galen’in hem de Câhız’ın temellük kültürünü içselleştirmiş eklektik düşünürler olduğu belirtilmelidir. Diğer bir deyişle, kendilerinden önceki düşünürleri sadece okumakla kalmamış, aynı zamanda onların eserlerini dönüştürmüşler, genişletmişlerdir. Dolayısıyla bir düşünceyi temellük etmek basit anlamda o düşünceyi başka bir dilin dünyasına çevirmekten çok daha fazlasıdır. Gerek Galen gerekse Câhız, çalışmalarını çok ciddi bir birikime dayanarak şekillendirmişlerdir. Bu kitap da iki düşünür arasında köprü görevi gördüğü iddia edilen, evrene dair teleolojik bir açıklamanın izlerini sürmektedir. Teleolojik açıklama bir yaratıcının veya düzenleyicinin varlığını kanıtlamak için din felsefesinde çokça kullanılan önde gelen açıklama modellerinden biridir. Basitçe ifade etmek gerekirse bu açıklama modeli, evrenin içsel özelliklerinin belirli bir örüntü ve düzen üzerine hareket ettiğini ve bu düzenin rastlantısal olamayacağını öne süren açıklamadır. Diğer bir ifadeyle, söz konusu düzenin ancak en iyi açıklamaya çıkarım yoluyla (inference to the best explanation) açıklanabileceğini; bu açıklamanın da ancak hikmet sahibi bir düzenleyiciye atıfla yapılabileceğini iddia eden modeldir.
Antik dünyanın kültürel zenginliği yadsınamaz bir gerçektir. Nitekim gerek felsefede gerekse diğer entelektüel disiplinlerde üretilen ve evrensel kültürün yapı taşları olan klasik eserler, bunun en güzel kanıtıdır. Elinizdeki kitap, iki farklı kültür havzasında- Roma ve Bağdat- üretilmiş felsefi ve bilimsel birikimden yola çıkarak bu kültürlerin önemli temsilcileri olarak görülen iki düşünürün- Galen ve Câhız- felsefi sistemlerine odaklanmaktadır. Hem Galen’in hem de Câhız’ın temellük kültürünü içselleştirmiş eklektik düşünürler olduğu belirtilmelidir. Diğer bir deyişle, kendilerinden önceki düşünürleri sadece okumakla kalmamış, aynı zamanda onların eserlerini dönüştürmüşler, genişletmişlerdir. Dolayısıyla bir düşünceyi temellük etmek basit anlamda o düşünceyi başka bir dilin dünyasına çevirmekten çok daha fazlasıdır. Gerek Galen gerekse Câhız, çalışmalarını çok ciddi bir birikime dayanarak şekillendirmişlerdir. Bu kitap da iki düşünür arasında köprü görevi gördüğü iddia edilen, evrene dair teleolojik bir açıklamanın izlerini sürmektedir. Teleolojik açıklama bir yaratıcının veya düzenleyicinin varlığını kanıtlamak için din felsefesinde çokça kullanılan önde gelen açıklama modellerinden biridir. Basitçe ifade etmek gerekirse bu açıklama modeli, evrenin içsel özelliklerinin belirli bir örüntü ve düzen üzerine hareket ettiğini ve bu düzenin rastlantısal olamayacağını öne süren açıklamadır. Diğer bir ifadeyle, söz konusu düzenin ancak en iyi açıklamaya çıkarım yoluyla (inference to the best explanation) açıklanabileceğini; bu açıklamanın da ancak hikmet sahibi bir düzenleyiciye atıfla yapılabileceğini iddia eden modeldir.