"Anlattığım senin hikâyen"di, ne küçümsüyorsun? Seni daha görmedik. "Birisiyle dövüşmeden onu tanıyamazsın." İnsan dövüşmeden kendini de tanıyamaz. Tanıyamaz savaşmadan. Savaşmadan kendini tanıdığını, tanıyacağını sanır. Seni daha görmedik. Sen daha kendini görmedin. Setretmiştin kendini, settar olmuştun kendine, örtmüş, örtünmüştün, cihad o kostümlerini nasıl yırtıp atacak, nasıl üryan kalacaksın. Kentlerde, kafelerde, konferanslarda, kalabalıkların arasında giyindiğin kostümlerin nasıl yırtılacak. Settar olan, sen kendini göresin diye örtüleri nasıl çekecek üzerinden, nasıl üryan göreceksin kendini, görüneceksin. Sen daha kendini görmedin. Seni daha görmedik. Kadınsız, çocuksuz, annesiz, kardeşsiz, vatansız, geleceksiz, gideceksiz. Ne hâle geleceğini, ne tür bir varlığa inkılap edeceğini daha görmedik. Hastayken, açken, susuzken, bitapken, ıslanmışken, donarken, kapatılmışken, kuşatılmışken, bombalanırken, vururken, vurulurken, ölürken. Sen bizi gördün ama biz seni daha görmedik.
"Anlattığım senin hikâyen"di, ne küçümsüyorsun? Seni daha görmedik. "Birisiyle dövüşmeden onu tanıyamazsın." İnsan dövüşmeden kendini de tanıyamaz. Tanıyamaz savaşmadan. Savaşmadan kendini tanıdığını, tanıyacağını sanır. Seni daha görmedik. Sen daha kendini görmedin. Setretmiştin kendini, settar olmuştun kendine, örtmüş, örtünmüştün, cihad o kostümlerini nasıl yırtıp atacak, nasıl üryan kalacaksın. Kentlerde, kafelerde, konferanslarda, kalabalıkların arasında giyindiğin kostümlerin nasıl yırtılacak. Settar olan, sen kendini göresin diye örtüleri nasıl çekecek üzerinden, nasıl üryan göreceksin kendini, görüneceksin. Sen daha kendini görmedin. Seni daha görmedik. Kadınsız, çocuksuz, annesiz, kardeşsiz, vatansız, geleceksiz, gideceksiz. Ne hâle geleceğini, ne tür bir varlığa inkılap edeceğini daha görmedik. Hastayken, açken, susuzken, bitapken, ıslanmışken, donarken, kapatılmışken, kuşatılmışken, bombalanırken, vururken, vurulurken, ölürken. Sen bizi gördün ama biz seni daha görmedik.