İlk dönem Şa’bânîlik tarihinin Şeyh Şa’bân-ı Velî’den sonra en önemli siması şüphesiz Ömer Fuâdî’dir. Ömer Fuâdî, tarîkatın adab ve erkân sistematiğinin kayda geçirilmesini, tarîkat usûlünün aktarılabilir bir somutluk içerisinde tayin edilmesini sağlamada gösterdiği çabalarıyla genelde Osmanlı tasavvuf tarihi ve literatürüne, özelde Halvetîlik-Şa’bânîlik kültürüne yaptığı katkılarla anılması gereken bir sufidir.
Fuâdî, bir yandan Şa’bânîliğin adab ve erkânını sistematik bir halde ortaya koyan eserler kaleme alırken, diğer yandan da sadece yaşadığı XVII. asrın değil, tasavvufun ortaya çıktığı devirden günümüze gelinceye kadar bütün zamanların tartışma konusu olan, doktriner alanda “şeriat-hakikat”, kurumsal seviyede “tekke-medrese” veya bilgide zümreleşme açısından “ulema-meşayıh” şeklinde resmedilen meselelere tasavvufî yaklaşımlar getirmiştir. Özelde müridlerin sorularını cevaplandırmak amacını güttüğü perspektiften risalelerinde halvet, zikir, devran konularını ele almıştır.
İlk dönem Şa’bânîlik tarihinin Şeyh Şa’bân-ı Velî’den sonra en önemli siması şüphesiz Ömer Fuâdî’dir. Ömer Fuâdî, tarîkatın adab ve erkân sistematiğinin kayda geçirilmesini, tarîkat usûlünün aktarılabilir bir somutluk içerisinde tayin edilmesini sağlamada gösterdiği çabalarıyla genelde Osmanlı tasavvuf tarihi ve literatürüne, özelde Halvetîlik-Şa’bânîlik kültürüne yaptığı katkılarla anılması gereken bir sufidir.
Fuâdî, bir yandan Şa’bânîliğin adab ve erkânını sistematik bir halde ortaya koyan eserler kaleme alırken, diğer yandan da sadece yaşadığı XVII. asrın değil, tasavvufun ortaya çıktığı devirden günümüze gelinceye kadar bütün zamanların tartışma konusu olan, doktriner alanda “şeriat-hakikat”, kurumsal seviyede “tekke-medrese” veya bilgide zümreleşme açısından “ulema-meşayıh” şeklinde resmedilen meselelere tasavvufî yaklaşımlar getirmiştir. Özelde müridlerin sorularını cevaplandırmak amacını güttüğü perspektiften risalelerinde halvet, zikir, devran konularını ele almıştır.