Kültür tarihini önceleyen “Sadabad Rüyası”. Göç ederek Osmanlı Devleti uyruğuna geçip İstanbul’a yerleşmiş denizaşırı gemicilik yapan yurtsever ve yenilikçi Müslüman Türk bir denizcinin Lale Devri’ni de kapsayan dönemde yaşayıp tanığı olduğu serüvenler ile edindiği gözlem ve izlenimlerin öyküsü.
Dönemin belli başlı olay, uygulama, kurum ve göreneklerini ustalıklı bir kurgu ve sürükleyici bir anlatımla aktaran yazar, Osmanlı Devleti’nin yapı ve işleyişini belirleye yönetim, askerlik, vergi, yargı, eğitim, vakıf lar ve bayındırlık düzenini, saltanatın debdebesi ile görkemli saray yaşantısını, üst tabakanın sefa âlemlerini, İstanbul’da bir tutkuya dönüşen laleciliği, kültür sanat yaşamını, sınırlı yenileşme atılımlarını, direnişi, dönemin savaşlarını, ahalinin özlem ve yaşantısını, zamanın ruhunu, olay örgüsü içinde dile getirerek, okuru, zaman tünelinde meraklı olduğu kadar düşündürücü de olan bir tarih yolculuğuna sürüklüyor.
Kültür tarihini önceleyen “Sadabad Rüyası”. Göç ederek Osmanlı Devleti uyruğuna geçip İstanbul’a yerleşmiş denizaşırı gemicilik yapan yurtsever ve yenilikçi Müslüman Türk bir denizcinin Lale Devri’ni de kapsayan dönemde yaşayıp tanığı olduğu serüvenler ile edindiği gözlem ve izlenimlerin öyküsü.
Dönemin belli başlı olay, uygulama, kurum ve göreneklerini ustalıklı bir kurgu ve sürükleyici bir anlatımla aktaran yazar, Osmanlı Devleti’nin yapı ve işleyişini belirleye yönetim, askerlik, vergi, yargı, eğitim, vakıf lar ve bayındırlık düzenini, saltanatın debdebesi ile görkemli saray yaşantısını, üst tabakanın sefa âlemlerini, İstanbul’da bir tutkuya dönüşen laleciliği, kültür sanat yaşamını, sınırlı yenileşme atılımlarını, direnişi, dönemin savaşlarını, ahalinin özlem ve yaşantısını, zamanın ruhunu, olay örgüsü içinde dile getirerek, okuru, zaman tünelinde meraklı olduğu kadar düşündürücü de olan bir tarih yolculuğuna sürüklüyor.