Sevmediğini bilirsin ama yine de vazgeçemezsin ondan.
Sana canını en çok ne acıtır, anlatayım mı?
Onun seni sevmediğini bilirsin ama yine de vazgeçemezsin ondan. Hiçbir umut olmadığını bilirsin ama yine de her gece "olsun" diye dua edersin.
"En çok neyi istersin" diye sorsalar, bir saniye bile düşünmeden "onu" dersin. Gizli gizli fotoğraflarına bakarsın, uzun uzun hayaller kurarsın. Onu sadece tek bir an olsun görmek için saatlerce beklemeyi göze alırsın. Bir kere "seviyorum" demesi için ömrünü verirsin. Bir derdin olduğunda en çok ona anlatmak istersin, üzüldüğünde ona sarılmak...
Yüreğinde bu kadar sevgi taşıdığın için, onu bu kadar çok sevdiğin için kendinden nefret edersin. "Keşke unutabilsem, bir mucize olsa da onu unutsam" diye saatlerce ağlarsın. Birilerinden çare ararsın, birilerinden nasihat... Birileri bir şeyler söylese de acıların dinsin diye teselli ararsın. Ona onu ne kadar çok sevdiğini söylersin; sadece bir şans, tek bir şans vermesini istersin. O seni sevmese bile, senin onu her gün seveceğini söylersin. Onsuz yaşayamayacağını, hiçbir zaman mutlu olamayacağını anlatırsın. Yalvarırsın. Bütün benliğini bir kenara bırakıp sadece onu yaşarsın. Onu her gördüğünde "mutluluğum bu kadar yakınken bu kadar acı niye?" diye düşünürsün. “Bu kadar zor mu?” dersin…“Seni kendinden bile fazla seven bir insanı, biraz olsun sevmek bu kadar zor mu?” diye isyan edersin. Lanet edersin. Ondan vazgeçmek istersin ama yapamazsın. İşte en acısı da bu ya, onun seni sevmediğini bilirsin ama yine de vazgeçemezsin ondan.
Sevmediğini bilirsin ama yine de vazgeçemezsin ondan.
Sana canını en çok ne acıtır, anlatayım mı?
Onun seni sevmediğini bilirsin ama yine de vazgeçemezsin ondan. Hiçbir umut olmadığını bilirsin ama yine de her gece "olsun" diye dua edersin.
"En çok neyi istersin" diye sorsalar, bir saniye bile düşünmeden "onu" dersin. Gizli gizli fotoğraflarına bakarsın, uzun uzun hayaller kurarsın. Onu sadece tek bir an olsun görmek için saatlerce beklemeyi göze alırsın. Bir kere "seviyorum" demesi için ömrünü verirsin. Bir derdin olduğunda en çok ona anlatmak istersin, üzüldüğünde ona sarılmak...
Yüreğinde bu kadar sevgi taşıdığın için, onu bu kadar çok sevdiğin için kendinden nefret edersin. "Keşke unutabilsem, bir mucize olsa da onu unutsam" diye saatlerce ağlarsın. Birilerinden çare ararsın, birilerinden nasihat... Birileri bir şeyler söylese de acıların dinsin diye teselli ararsın. Ona onu ne kadar çok sevdiğini söylersin; sadece bir şans, tek bir şans vermesini istersin. O seni sevmese bile, senin onu her gün seveceğini söylersin. Onsuz yaşayamayacağını, hiçbir zaman mutlu olamayacağını anlatırsın. Yalvarırsın. Bütün benliğini bir kenara bırakıp sadece onu yaşarsın. Onu her gördüğünde "mutluluğum bu kadar yakınken bu kadar acı niye?" diye düşünürsün. “Bu kadar zor mu?” dersin…“Seni kendinden bile fazla seven bir insanı, biraz olsun sevmek bu kadar zor mu?” diye isyan edersin. Lanet edersin. Ondan vazgeçmek istersin ama yapamazsın. İşte en acısı da bu ya, onun seni sevmediğini bilirsin ama yine de vazgeçemezsin ondan.